Gerçekten ülke olarak nereye doğru gittiğimizi kestirebilen var mıdır acaba? Çünkü herkes sağdan soldan duyduklarıyla hüküm verip yorumlar yapıyor. Ama insanların yüzlerinden okuyabildiğimiz kadarıyla genel bir umutsuzluk ve karamsarlık hâkim olduğunu fark edebiliyoruz. Herkesin ortak görüşü gerçeklerin saklandığı ve ülkenin göründüğünden daha kötü bir durumda olduğu yönünde.

ü Birileri ülkedeki Suriyeli, Afgan, Iraklı, vb. yurtdışından gelenlerin sayısının 10 milyonu geçtiğini söylediğinde doğrusu inanasımız gelmiyor. “Yok canım, o kadar değildir.” deyip kendimizi teselli ediyoruz.

ü Başka biri dövizdeki fiyat artışlarının yakın zamanda frenlenemez düzeye geleceğini ve kontrolden çıkacağını söylüyor, “Yok canım, uydurmadır.” diye gülüp geçiyoruz.

ü Yine birileri ülke bütünlüğü konusunda endişelerini belirtince de “Abartıyorsun, bu ülkeyi hiç kimse bölemez.” diye üstüne bir de nutuk çekiyoruz.

Eee, hal böyle olunca da Aziz NESİN’in “Bir Eşek Hikâyesi” hemen akla geliveriyor. İsterseniz, kısaltarak uyarlanmış haliyle okuyalım; bakalım benzerlik var mı?

Adamın biri, her nasılsa tüm hayvanların dilini çevirip onlarla konuşabilmeyi sağlayan bir alet yapmış. Günlerden bir gün hiç durup dinlenmeden “Aii Aii” diye bağırıp duran eşeğin yanına gelerek;

-“Eşek kardeş, sen neden hiç durmadan ‘Aii Aii’ diye bağırıp duruyorsun? Sizin kendi aranızda anlaştığınız bir ‘Eşekçe’ diliniz yok mu?” diye sormuş.

Eşek, derin bir “ah” çektikten sonra:

-“Olmaz olur mu, insan kardeş? Tabii varmış ama yaşlı bir büyüğümüz yüzünden Eşekçe konuşmayı unutmuşuz.” diyerek anlatmaya başlamış.

“Bir gün, atalarımızdan biri, kırlarda tek başına hem otlayıp hem de eşekçe türküler söylerken, burnuna bir koku gelmiş. Ama bu öyle pek de güzel bir koku değil, kurt kokusuymuş. Kendi kendine; “Yok canım, kurt değildir.” diye avunup otlamaya devam etmiş.

Ancak, kurdun kokusu gittikçe artıyormuş. Belli ki yaklaşıyor. Eee, kurt yaklaşıyorsa, ölüm de yaklaşıyor demek. Bizimki, yerdeki taze otlardan vazgeçemediği için gene; “Kurt değildir canım, kurt değildir.” diye kendini avutmayı sürdürmüş ama içine de bir kurt girmiş. Emin olmak için başını çevirip arkasına bakınca da, kocaman bir kurdun ağzından salyaları akıtarak geldiğini görmüş.

Eşek, bu kez hem var gücüyle kaçmaya, hem de başını gökyüzüne çevirip yakarmaya başlamış; “Ey ulu Tanrım, bu gelen kurt olmayı kurt ama yine de kurt olmasın, ne olur!” Bir yandan kaçıyor, bir yandan da içinden şöyle geçiriyormuş;“Kurtsa da kurt değildir. İnşallah değildir. Yok canım, hem ne diye kurt olsun?”

Bir kez daha başını çevirip arkasına bakmış ki kurdun gözleri tam arkasında alev gibi ışıl ışıl yanıyor. Ancak yine de;“Vallahi de kurt değil, billahi de kurt değil. Allah belamı versin ki kurt değil.” diyerek hoplaya zıplaya kaçmayı sürdürmüş.

Bu kovalamacanın sonunda aç kurt eşeğe yetişerek keskin dişleri ile arka budundan büyükçe bir parça koparınca, can acısıyla yere yıkılan eşeğin birden dili tutulmuş. Korkudan, bildiği “Eşekçe”yi de unuttuğu için, her yanından kanlar fışkırırken acıyla;

-“Aaa kurtmuş. Aaa o imiş! Aaa, oo-ii. Aaa-iii. Aaa·iii!” diye son nefesini verinceye kadar anırıp durmuş.

Eşek, sözün burasında, yeniden bir “ah” çekerek devam etmiş;

-“İşte o günden sonra, biz eşek milleti ‘Eşekçe’ konuşmasını ve söz söylemesini unutarak duygu ve düşüncelerimizi, anırarak dile getirir olduk. Eğer, o eşek tehlike kuyruk altına girinceye dek kendini kandırarak avutmamış olsaydı, şimdi bizler de sizler gibi kendi dilimizi konuşarak anlaşabilecektik.”

Ve, sözü biten eşek daha sonra da başını iki yana sallayarak; “Ah biz eşekler, ah biz eşek milleti! Aaaa-i, aaa-iiii.” diye diye oradan uzaklaşmış.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

· Görüldüğünde kaçamayacak duruma geldikten sonra hırsızlığa tövbe etmenin yararı yoktur. SADİ ŞİRAZİ

· Kurdun kafasını, halkın koyunlarını paraladıktan sonra değil, önce kesmek gerekir. SADİ ŞİRAZİ

· Saç yandı, hamur kalmadı;

Herif akıllandı, ömür kalmadı. ANONİM

· Balığın aklı, ağa girdikten sonra başına gelir. İMAM ŞAMİL

· Bu günkü çamaşır, dünkü güneşte kurumaz. ATASÖZÜ

· Ve bir gün herkes anlar sevginin kıymetini. Ama gidince, ama bitince, ama ölünce. Kısaca iş işten geçince… LİVA