Savaş ve Barış
Üstüne ve Tolstoy
İnsanlık tarihine baktığımızda insanoğlu ne kadar çok savaşmış.
5000 yıllık yazılı savaş tarihi var.
Savaş demek bir yıkım, bir felaket demektir ve birtakım arazlar, harabiyetler ve yoksunluklar beraberinde gelir. Bu yalnızca fizik yıkımları, kayıpları değildir. Çok büyük ölçüde psikolojik sarsılmalar, örselenmeler yaşar insan, insanlık.
Bu kadar büyük kayıpları nasıl göze alabiliyor insan izah etmek oldukça zor gibi görünür.
İnsanlık bir sürü barış içinde yaşayacak şey yapmış, inşa etmiş ve bilimsel yönden bir gelişme göstermiş. Teknoloji yaratmış ve hayatı kolaylaştırmış. İnsan bir savaş anında bu itidalini kaybedip her şeyi altüst ediyor.
Kendi eliyle kendini yine tehlikeye atıyor. Akıl ve mantığa aykırı gibi gözükse de böyle bir olay vakıa oluyor.
Bunun pek çok nedeni var.
Psikolojik nedenleri var. Çevresel nedenleri var. İnsanda bir şiddet eğilimi var ve bunun arka planı var.
İnsan beyninin en arkasında geriye itilmiş de olsa bir primitif, ilksel dürtüler vardır. (Prof. Dr. Sinan Canan)
Bunu, bu davranışı hayvanlarda da görürüz. Bir kediyi kovala, çıkmaza girdiğinde sana dönüp patilerini göstersin, saldırsın. Vazgeçilmez bir davranış kalıbıdır, segmentidir bu.
Dikkatli inceleyin, bir başka davranışı, sizi meşgul etmek ve oradan kaçmaktır. Bu davranışı kertenkelelerde de görmekteyiz. Onu kovalayanın önüne kendisinden bir parça bırakır ve onun peşinden gelen o parçasıyla meşgul olur, oyalanır. O sırada kaçar ve kurtulmuş olur.
Şiddet şiddeti davet eder. Sıkılmış bir yumrukla karşılaşan bir insan ister istemez kendisininkini de sıkar ve savunmak zorunda kalır, veya şiddete başvurur.
Meşru olmayan bir savaş, cinayettir. Başka türlü izah etmek çarpıtmaktır, gerçeklikten uzaktadır. Yurt savunması meşru bir savaştır. (Milli Mücadele)
Büyük İskender ne çok savaşmış. Hint kıyılarına kadar gidiyor. Büyük bir imparatorluk kurmaya nail oluyor. Nasılsa yine öyle. Bunun bir sonu yok. Eninde sonunda soluğu Elbe adasında alıyor.
Öfke gelince akıl baştan gider. Yakıp yıkılan yerler zor geri gelir.
Cengiz Han, Timur'un savaşlarına bakın bir. Dediklerimi daha iyi anlayacaksınız.
Çin Savaşları çok uzun bir zaman alır ve ancak yüzyıl sonra insan durulur. Bu kargaşa, bu kaos bile onca insan öldükten ve taş taş üstünde kalmadıktan sonra. Yapmak zordur, yıkmak kolaydır.
Gerçekten bir dahi olan Tolstoy, bu konuyu en güzel şekilde ''Savaş ve Barış'' adlı eserinde dile getirir.
Kendisi de savaşa katılmış bir insan olarak, savaşı yaşamış bir kişi olarak böyle bir roman yazmaya karar verir. Belgeler toplar, savaş mağdurlarının anılarını dinler ve onların psikolojilerini anlamaya çalışır.
Bütün bunları daha sonradan kâğıda döker. Çok güzel bir şekilde kurgular ve savaşın getirdiklerini bütün boyutları ile yazmaya çalışır.
İnsan kendisi ile savaşır, vicdanı ile savaşır. (Dostoyevski, Suç ve Ceza, Raskolnikov) (Hz. Muhammed, Büyük Cihat)
Bunların gelişme ve bir erdem oluşturma, ahlak oluşturma yolunda büyük bir mihrak olmasına dayanak olur.
Çevresi ile savaşır, kötülükleri ortadan kaldırmaya uğraşır. Olabildiği ölçüde yardımcı olmaya çalışır.
Başka çalışanların yanında yer alır, onların bir parçası olur.
Öteki insanlarla bir ortak paydada bir araya gelir, birleşir. İmece çalışması biçim ve yöntemidir bu.
Birtakım birlikler, kurumlar bunun için örgütlenmişlerdir. İklim krizi ile savaşmak örneğin.
Bununla ilgilenmek insanlığın ve hayatın iyileşmesi için çok hayırlı bir davranıştır örneğin.
Barışı daim kılmak için savaşmak ta ne kadar soylu bir davranıştır. Bu teşvik edilmelidir.
Olmakta olan savaşa kayıtsız kalmak, ne olursa olsun, kim olursa olsun her birey için utanç vesilesi olur. İnsan olmak onuru bunun bir belgesi sayılacaktır.
Barış hayırlıdır.