Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır.”

Böyle diyor 83 yıl önce bir ulusu öksüz bırakarak ebediyete irtihal eden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Her milletin bir hikayesi, tarihinde milletiyle el ele verip, omuz omuza unutulmaz destanlar yazmış bir kahramanı vardır. Bu öyle bir kahramandır ki, o milletin bağrında yalnızca bir kez yer edinir ve sadece bir kere tarih onu yazar. O milletin her bir insanı kalbinin en güzel yerinde onu saklar.

Her 10 Kasım'da daha derinden özlediğimiz Ata’nın değerini her geçen gün daha çok anlıyoruz.

Peki geride kalan 83 yılda “En büyük eserim” dediği, bizlere ve gelecek nesillere emanet ettiği Cumhuriyetimizi kuran, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmanın dışında anlayabildik mi?

Ben büyük Gazi'nin ülkemizde halen iyi anlaşılabildiğini düşünmüyorum. Ama onu tüm dünya hayranlıkla ve saygıyla anıyor.

Dünya değerini bildi, biz bir türlü anlayamadık. Her 10 Kasım’da, her mili bayramda süslü cümleler ile andık. Artık anma değil “Anlama” vakti. Atatürk`ün dünyada “Başöğretmen” sıfatlı tek lider olduğunu, bir geometri kitabı yazdığını, üçgen, açı, dikdörtgen ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu, Norveç dilinde “Atatürk gibi olmak” diye bir deyim olduğunu,

“Atatürk” Çiçeği’nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden Doktor Kirk Landın’ın koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını, Yunan başkomutanı Trikopis’in hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet Bayramı’nda Atina’daki Türk Büyükelçiliği’ne giderek, Atatürk’ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

“Minber” adında bir gazete çıkarttığını ve Kurtuluş Savaşı’nda rütbe alan birçok kadın askerimizin olduğunu, dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimizin olduğunu, Üstteğmen Kara Fatma'nın 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reisliğine bizzat Atatürk tarafından atanmış olduğunu,

Bir röportajda “Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?” diye sorulduğunda “Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz.” dediğini ve bunun üzerine BM yasasının değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu,

1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye: “Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim.” dediğini,

1938'de Ata'nın vefatından sonra Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde: “Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir.” denildiğini,

1996'da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyetinde, mezar taşına yazılmasını istediği metinde: “Bütün ömrüm boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm.” yazdığını,

2000'de ABD Başkanı'nın milenyum mesajında: “Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı, Mustafa Kemal Atatürk'tür. Çünkü o yılın değil, asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.” denildiğini,

2005'te Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns`un önerisinin “Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk'ü örnek alsın yeter.” olduğunu,

Mart 1997'de Habitat Toplantısı için İstanbul’a gelen Fidel Castro'nun yaptığı konuşmada, “Asıl devrimci Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ben bir devrim yaptım, ama O’nun yaptıklarını asla başaramazdım. Sakın kendinize başka esin kaynağı aramayın…” dediğini,

1916-1922 yılları arasında İngiltere Başbakanlığı yapmış olan Başbakan Lloyd George'un, "İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakın ki, Küçük Asya'dan çıktı. Hem de bize karşı. Elden ne gelebilirdi!" diye ifade ederken, “Gönül gözü körler görmek istemese de tarih 20. yüzyılın dahisini Türk milletine vermişti.” şeklinde anlattığını,

İngiltere Başbakanı Winston Churchill: “Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın onun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir.” dediğini,

İngilizlerin yenilmez olduğuna inanan ve Hindistan'ı bağımsızlığa ulaştıran Mahatma GANDHİ, 10 Kasım 1938’de büyük gazinin vefatından sonra “Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar, Tanrı’yı da İngiliz’in yanında zannediyordum.” dediğini

BİLİYOR MUYDUNUZ!!!

“Bağımsızlık benim karakterimdir.” diyor Büyük Gazi. Ülkemizin kurtuluşuna giden büyük zaferin ve başlattığı bağımsızlık hareketinin mazlum milletlere nasıl umut olduğunu, yollarını nasıl aydınlattığını bu şekilde görebilmek mümkün.

Onun ülkesi için yaptıklarını, devrimlerini ve bu ülke insanına kazandırdıklarını kelimelerle anlatmak mümkün değil. Bu yazıyı kaleme alırken üzülerek Atatürk'ün dehasını yabancıların daha iyi anladığını düşünmeye başladım.

Atatürk, her şeyiyle hepimizin özgün, müstesna ortak bir parçası. O her haliyle bizi yansıtan ve tamamlayan büyük bir değer.

On Kasımlarda onu sadece anmayalım, biraz da anlayalım.

Bu vesile ile Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi bir kez daha saygıyla anıyorum. Ruhları Şad, Mekanları Cennet olsun...

En güzel günler sizlerin olsun.