“İsterseniz yanlış düşünün, ama her durumda kendi kafanızla düşünün.” Doris Lessing
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda uzun yıllar Sahne Direktörlüğü yapan Ekrem Dümer ile 1976’da tanıştım. Müzikli oyunlarda kanun çalıyordum.
Tiyatroya gelen herkes, mutlaka Ekrem ağabeyin odasına uğrardı. Biz de bu teamüle uyduk. Amacım, oradaki sohbetleri dinlemekti.
Konservatuarda hocam İsmail Hakkı Özkan bir gün, “Sohbetlere gidin, dinleyin. Orada bazen birkaç kitaplık bilgi edinirsiniz…” demişti.
Ekrem ağabey anlatıyor, “Tiyatronun birinin oyunu kapı pencere kırmaya görsün… (Kapı pencere kırmak: Bir oyunun her akşam dolu oynaması, biletlerin çok önceden tükenmesi…) Bazı tiyatrolar ona benzeyen bir oyunu hemen alırlardı repertuarlarına… Sonuç… Taklit oyunla seyircilerin karşısına çıkan tiyatro batar, kumpanya dağılırdı…”
Bu eski fotoğrafı nereden hatırladım? Rakibine benzeyerek iktidar olmak isteyen hiçbir parti iktidar olamadı da ondan.
1980 sonrası için şöyle bir yoklayınız belleğinizi…
ANAP’ın taklitçileri… Özelleştirmeyi, küreselleşmeyi savunanlar… Kimin arabasını çektiler? Bunu bilerek yaptılarsa onlara verilecek sıfat ağırdır.
SHP/CHP önce ANAP, sonra AKP taklitçiliği ile iktidar yüzü göremediler. Koalisyonları saymıyorum. Onlar ara sıcak işler… Ana yemek, tek başına iktidar olmaktır.
Hürriyet ve İtilaf Fırkası’ndan AKP’ye uzayıp giden siyaset yolları…
“Hürriyet ve İtilaf” İngiliz muhibbi ve hizmetkârı bir parti… Son cemaati tarihe gömülen Osmanlı’nın…
AKP ise ABD muhibbi… Hizmette sınır tanımıyor. Arada kaytarınca da kulağını çekip beysbol sopası sallanır tabi… Zor zanaat, kula kulluk etmek…
“Yeni Türkiye” teranesiyle AKP’nin niyeti belli… O işini, ödevini yapıyor. İsterse yapmasın… Türkiye’yi şehir devletçiklerine dönüştürmek… “Yeni Türkiye”yi “Yeni Sevr” diye okuyunca şifre çözülüyor.
Asıl sıkıntı AKP’ye ödevinde yardım edenlerde… Kopya verenlerde… Ona imrenip “Ayna, ayna nem eksik ondan?” diyerek ABD’ye mendil düşürenlerde…
Taklit oyun, nasıl tiyatro kumpanyalarını batırmışsa, taklit partiler de batmak zorunda… Seçmen de öyle yapıyor ama anlayan kim?
Spor kulüpler oyuncu transfer ederek başarıya koşmak, şampiyon olmak isterler. Tiyatrolar ve gazinolar da başarılı sanatçıları transfer ederek rakiplerini geride bırakmak isterler. Bunun belki de tek istisnası siyasettir. Rakibini taklit, kadrosunu transfer ederek siyasette varılacak yer, muhalefete ömür boyu abone olmaktır. Fark yaratmak gerekir. “Adam” çalmak değil.
Murat Özçelik, AKP’nin Irak’taki maslahatgüzarı… Irak, Bağdat yönetimi ile değil de Barzani ile kanka…
Sonra ilk Kamu Güvenliği Müsteşarı… “Açılım” denen dayatmanın, teslimiyetin “mimarı” olduğunu övünerek söyleyen bir unvanlı memur…
“Su, yolunu bulur” derler. Murat Özçelik AKP’de bir yerlere gelir mi? Gelir… Hiç de yadırganmaz.
Ama “açılım mimarı” olduğunu söyleyen Murat Özçelik, CHP Kurultayı’nda Genel Başkan tarafından “Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” olmak üzere Parti Meclisi’ne aday gösterilirse orada durmak gerekir.
Has dur… Bölük dur… Kandıralı sen de dur…
Evet, kurultay delegesi bu tercihin üstünü çizmiştir. Seçilen Parti Meclisi’nde dışişleri konusunda kim görev alır? Önerilenler bu işe uymuyor. Çünkü alternatif isim yok…
Sorunu yanıtı MYK belirlenince alınmıştır. Dışişlerinden sorumlu bir genel başkan yardımcısı yoktur.
“Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nda AKP taklitçisi anlayışın ufkunda, “açılımın mimarı” olmakla övünen Murat Özçelik için Genel Başkan Danışmanlığı görünüyor. Hele sular bir durulsun…
Rakip kumpanyanın oyununu taklit eden batar dedik mi? Dedik…
Anayasa referandumunda (2010) seçim sandığı yerine kondu konacak… “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” söylemiyle AKP’nin eli rahatlatılmıştır. Sonuç ortada…
Doğu, Güneydoğu’da AKP-PKK çekişiyor. Karadeniz’de AKP neredeyse tek geçiyor. İç Anadolu’da tek istisna Eskişehir… O başarı da Yılmaz Büyükerşen farkı… Kimse üstüne alınmasın.
Kala, kala Ege, Akdeniz sahil kentleri ve kısmen de Marmara bölgesi var CHP’ye destek veren… O bölgelerdeki kan kaybını ise gören var mıdır? Şüpheli…
Sonuç… Bu şartlarda gidilecek 2015 seçimlerinde “AKP tek geçer” demek için ne anket yapmaya gerek var, ne de siyaset bilimci olmaya…
Aslı varken, kim bakar taklidine?
Meraklısı için fark notu: “Fark yaratmak lazım” diyenler var ya… ABD’de iki yıldır PKK/BDP’nin, bu yıl HDP’nin düzenlediği “Kürt Konferansına katılmak kesmez… İmralı’ya AKP’den önce Y-CHP heyeti göndererek “fark yaratmak” lazım! Bizden söylemesi…