“Bay Kemal” yakıştırmasını içine sindiren ve sık sık kullanan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “devrim” diye nitelendirilen yeni CHP vizyonunu açıkladı ve müstakbel kadrosunu vitrine çıkardı.

Türk halkına açıkladığı yeni kadrosu için, AKP’nin amigoları ve yalaka takımı “dış güçler kadrosu” derse şaşmayalım.(!)

Daha önce Türkiye’de doğmuş, okumuş ve daha sonrasını yurt dışında geliştirmiş, ekonomist - sosyolog-maliyeci kadrosunu açıklayan Kılıçdaroğlu, yine eleştiri oklarına hedef olacak.

Siyasetin cilvesidir bu.

Ne yaparsan yap, eleştirilirsin.

Benim üstünde duracağım üç ana başlık var.

CHP’nin yeni vizyonu konusunda üzerinde durulması gereken üç başlıktan ilki, bazı eski kafalı CHP kadrolarının sinir uçlarına dokunacak olan yeni yönetim kadro takviyesinin neden yurt dışından yapıldığı.

CHP’nin simgesi 6 ok’un izinden hala ayrılmayan bazı “eski kafalıların” itirazı ne kadar doğru bir bakalım.

Önce, 1980 Türkiye’si koşullarını örnek göstererek.

12 Eylül Darbesi, bırakın siyasetçileri, insan olan herkesi korkutmuştu.

Siyasetciler ve liderleri biçilmiş, kadroları dağılmış, bürokratların gözleri korkmuş vaziyetteydi…

Dönemin yasaklısı rahmetli Süleyman Demirel için 1987 seçimlerine girme şansı verildiği yıllara uzanalım biraz.…

Aktif gazeteci olarak Tempo Dergisinde görev yaparken, Demirel ile görüşme talebinde bulundum.

Hemen “sizi şu gün parti merkezinde bekliyorlar” yanıtını aldım.

Akay yokuşunun ortalarındaki bir yerde olan genel merkeze gittiğimde Demirel’in “halkla hasbıhal” günü olduğunu söylediler ve beklememi istediler.

Sohbet bitmiş olmalıydı ki, geniş bir salonda halka veda ediyordu

Ben ise salona girdim ve halkın arasına karışarak, Demirel’e yaklaşmaya çalıştım.

Beni karşısında görünce güldü ve “Hele sen bir kenara çekil, beni bekle” dedi.

Beş dakika sonra “TBMM’ye gidiyoruz, yolda konuşuruz” diyerek makam aracına aldı beni.

Gelecekteki planını sordum sohbete başlarken…

Güldü: “Zor bir dönem yaşıyoruz” diye söze başladı.

Ve devam etti:

“Kadro sıkıntısı yaşıyorum. Askeri darbeler siyasetçileri de adeta biçiyor. Darbe sıkıntı ve korkusunu yaşayan çoğunluk eski siyasetçi, ağzı yandığı için politikaya sıcak bakmıyor.

Bazılarını anlıyorum…

Ama siyaset biraz da cesaret işi. Yılmamak gerek.”

-“Yani ??”

Özeti şu. Yeni kadrolar için üniversitelerdeki bilim adamlarına yönelmek zorunda kaldım. Yetişmiş kadrolara ihtiyacım çok. Umutsuz değilim ama dışardan da kadroları takviye etmem gerekiyor.”

Söyleşinin nasıl geliştiğini, nasıl bittiğini yazmayayım. Hepsini Tempo Dergisinde yazdım.

Demem şu ki, politik yaşamda 35 yıl sonra geldiğimiz nokta ve yeni-yetişmiş ve cesur insan bulma konusunda çekilen sıkıntı aynen yerli yerinde.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yeni kadrolar için kalkınmış ülkelerde yetişmiş bilim ve ilim adamlarına ihtiyaç duyması bu açıdan çok doğal.

Keşke rahmetli Demirel’in de Kılıçdaroğlu kadar şansı olsaydı…

Olsaydı ve üniversiteden transfer ettiği ve çok da pişmanlık duyduğu eski başbakanlardan Prof. Dr. Tansu Çiller’e muhtaç kalmasaydı.

Kılıçdaroğlu yaptığı iki dış gezide yetişmiş insan kaynağındaki ,ilim-bilim adamlarıyla görüştü ve istediği yardımlara olumlu karşılık aldı.

Fena mı oldu?

CHP’nin yeni ekonomi danışmanlarından Daron Acemoğlu dünya çapında, görüşlerine değer verilen saygın bir bilim insanı.

Hakan Kara, Refet Gürkaynak ve Ufuk Akçiğit eserleriyle ve görevleriyle liyakatlerini herkese kabul ettirmiş iktisatçılardır.

Hacer Foggo ise Türkiye’de yoksulluk hakkında ilk bilgi kaynağıdır.

Daha ne yapsın “Bay Kemal”?

Kadroysa “Al sana kadro”

(Devam edecek)