Yıllar önce Kadıköy Halis Kurtça Kültür Merkezinde Şeyh Sa’di için yaptığım bir “Şiir ve Müzik” gecesinde konuşmama şu dörtlüğümle başlamıştım.
Ayağa kalkın İran’lı bir dâhi geliyor,
Şiirden edebiyattan nasihatler veriyor,
Ellerinde Bostan ve Gülistan Acem Sultanı,
Çağlara sığmayan Şiraz’lı Sa’di geliyor..(Mehmet Özata)

*
Sa’di, Salgur Atabekliğinin hüküm sürdüğü sırada İran topraklarının Şiraz kentinde doğmuştur. Bağdat'da Nizamiye Medreselerinde öğrenimini tamamlamıştır.
Otuz yıl boyunca Hindistan ve Kuzey Afrika'yı dolaştıktan sonra 1256'da memleketi Şiraz'a dönerek şiirlerini yazmaya başlamıştır. Günümüzdeki en çok konuşulan eserleri Gülistan ve Bostan'dır. Moğol ve Haçlılarla yapılan savaşlara katılmıştır. Günümüzde Sadi'nin kabristanı Sadi Türbesi, Şiraz'ın başlıca turistik mekânlarındandır.
GÜLİSTAN’DAN SEÇMELER
Kıskanç adam, Tanrı’nın nimetini kıskanır, günahsız insanlara düşman kesilir.
Görmüştüm vaktiyle alık birini, / Kınıyordu bir mevki sahibini,
“A efendi” dedim, “sen talihsizsen,” / Mutlu insanlara iftira neden?
Kıskanç adam için bela isteme, / O talihsiz zaten bela içinde!
Varken onun haset gibi düşmanı, / İstemem senin ona düşman olmanı!

*
Sasani hükümdarı Ardeşir, bir Arap hekimine : “Günde ne kadar yemeli?”diye sordu.

Hekim de , “Yüz dirhem yeter” dedi. Ardeşir, “Bu kadarcık şey neye yarar?” deyince, hekim şöyle dedi. “Bu kadarı seni taşır, bundan fazlasını sen taşırsın!”
Yaşamak, şükretmek için yemeli, / Ömrü yemek için tüketmemeli!
Düşmanlarımı çok severim ama dostlarımın dalkavukluğu beni çok yaralar.
Dostların sohbeti üzer ruhumu, / Güzel gösterirler kötü huyumu,
Kusurumu hüner, erdem sayarlar. / Dikenimi yasemin yaparlar,
Nerede o pervasız, küstah düşmanım? / Göstersin bana nerede ayıbım?

*
Sa’di’nin çoğu sözleri sevinç veren hoş şeylerdir. Sa’di şifalı öğütleri söz ipliğine inci gibi dizmiş, acı öğüt ilacını zarafet balıyla karıştırmıştır. Okuyan usanmasın, eser de makbul olma mutluluğundan yoksun kalmasın diye…
Gülistan adlı eserini tamamlayan Sa’di diyor ki;
Biz öğüdümüzü yerinde verdik, / Ve bu amaç için zaman tükettik,
Buna kimse rağbet etmese bile / Haber götürmektir düşen elçiye,
Sen ey bu kitabı okuyan insan! / Yazarına rahmet dile Tanrı’dan,
Kendin için ne dilersen rica et, / Bu Sa’di için de, dile mağfiret…
Şimdiye kadar okuduğum kitaplar arasında en güzeli Sa’di’nin Gülistan ve Bostan adlı kitaplarıdır. Bostan ve Gülistan adlı eserleri ikişer defa okudum.

MEŞHUR RUS ÇARI DELİ PETRO (1672-1725)

Rusya tarihinde Petro’nun önemi büyüktür. İki metre boyunda, kafası gövdesine göre küçük, ayakları 38 numara olan Çar Deli Petro’nun fizyonomisi adeta onun kişiliğindeki ve iktidarındaki zaafları ve üstün tarafları da gösteriyordu.

Enerjikti. Çalışmasının sonu yoktu. İdealleri büyüktü. Rusya’ya batı medeniyetini getirmek istiyordu. Batı kültürünün peşindeydi. Rusya’ya üniversiteyi getirdi.

Büyük bir bataklık arazi üstüne kırk bin kazık çaktırarak Petesburg’u kurdu.

Orduyu modernleştirdi.

Rusya’yı 7 Mayıs 1682’den ölümüne kadar yöneten Rus Çarı Deli Petro, Rusya’yı Avrupa’nın ve dünyanın kaderinde söz sahibi devletleri arasına sokmayı başarmış  ve bu nedenle tarihte büyük sıfatıyla anılan ender hükümdarlarından biridir.

Rusya’da yaptığı reformlarla Rusya’yı çağdaş bir Avrupa devleti haline getiren aklı evvel Çar Deli Petro, Avrupa gezisinden döndükten sonra Papazlara yaptığı bir konuşmada “Artık kilise yapımına para ödemeyeceğim papaz efendiler. Kendinize yeni bir iş bulun. Bu kıyafetleri sokaklarda giyip halkı kandırmayın. İbadet her yerde yapılabilir ama bilim sadece Üniversitelerde yapılır. Siz bu halka sadece sefalet verdiniz. Bundan sonra artık yalnızca bilim adamlarını dinleyeceğim.” demiştir.

Türkiye’de bir üniversite öğrencisinden kısa ve çok önemli bir saptama.

Bir zamanlar Orta Doğu Teknik Üniversitesine (ODTÜ) olaylar nedeniyle gelen bir polis bir öğrenciyi yakasından tutarak “Akıllı ol oğlum “ diyerek uyarıyor.

Öğrenci “Abi sen buraya elinde copla giriyorsun, ben 550 puanla girdim, daha nasıl akıllı olayım?” diyor.