"Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir." diyor Atatürk. Sarıkamış olayını yaşatanları tanıdıktan sonra Atatürk'ün büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor.

Saray'a yaslanan Enver Paşaların, Saray'dan güç alanların aslında birer "hiç" oldukları da anlaşılıyor.

Bin gidip bir geliyor Sarıkamış'a gidenler.

Yol mu konuşuyor, yolda giden askerler mi?

"(...) Hep açız. Kaç zamandır doğru dürüst, ıldır ısıcak bir şey mi geçti ki boğazımızdan? "

"Haklısın," dedi. "Üstelik şu kış kıyamette askerin çoğunun ayağının potini, sırtının kabutu da yok."

"Bu durumda nasıl savaş kazanacaksak?"

"Bozma moralini. Sarıkamış'ı Ruslardan geri aldığımızda, onların tüm yiyecek, giyecek ve mühimmat depolarına da el koyacak, bolluğa kavuşacakmışız. Öyle diyor komutanlarımız." s. 114-115

Doksan, yüz bin asker ulaştılar menzile. Sarıkamış' a, Allahüekber dağlarına... Kar şehidi oldular oralarda.

" Onlar, düşmana değil; açlığa, yokluğa, kara, fırtınaya, tipiye; başta tifüs olmak üzere, çeşitli hastalıklara yenilmişlerdi. " s. 295-296

Tarih kitaplarında yazmayan, yazılamayan bu acı gerçekleri Muzaffer GÜNDOĞAR'ın anı romanından okuyacaksınız,

Çorum ili, Çıkrık köyünden kalkıp ta Sibirya'yı dolaşıp geleceksiniz. Arif Çavuş'un yaşadığı - delip de geçen - o dört yılı siz de yaşayacaksınız.

-------------------------------

*Muzaffer GÜNDOĞAR, Yüreklerde Buz Tutan Kış Sarıkamış, 318 sayfa, BESMAT, 2018, Çorum

Zeynal Gÿl Sarikamiş