Değerli;
Akrabalarım,
Dostlarım,
Arkadaşlarım,
Ya da okuyucularım.
Birkaç gündür yazamadım.
Üzüntülü günümde de sizlerle ancak yasımı paylaşabilirdim.
Onu da uygun görmedim.
Değerli dostlar,
Cuma günü (05.08.2022) günü babamı kaybettim.
O gün yola çıkıp,
Cumartesi günü öğle namazına müteakip de defnettim.
Şimdi de Ankara’da kaldığım yerden devam etmekteyim.
Tabi kalbimin bir yanı noksan olsa da.
Babam yaşadığı ortamda,
Hatta bildiğimiz çevremde hep abi rolünde idi.
Hep danışılan kişi konumundaydı.
Yaşı ileri olsa da hafızası yerinde,
Büyük Atatürk’ü 1937’de gören bir kişi idi.
Hatta bir anısını canlı yayında anlattı,
Ben de kayda aldım.
Tam olarak bilinmemekle birlikte 103 yaşında idi.
Ömrünün son döneminde,
Çok net göremiyorsa da
Çok net duyamıyorsa da kulağına üflenen her söze verilecek cevabı vardı.
Özellikle konu Atatürk olunca.
İleriki günlerde,
Onu daha çok özlediğimde o videoyu dostlarımla paylaşacağım.
Dostlar!
Elbette öleceğiz,
Özlem olmasa,
Ölen kişinin aklına,
Beynine ihtiyaç olmasa,
Bu dönemi geçiştirmek kolay olurdu.
Ancak doğrusu da bu olsa gerek.
Kalp ve beyin,
Akıl ve mantık böyle işlemelidir.
Böyle hayal kurmalıdır.
Zira bugün düştüğümüz sorunlar için;
“Atatürk olsaydı ne yapardı?”
Sorusundaki gibi,
Aile içinde “Babam olsaydı ne yapardı?” sorusu çok sorulur,
Çok hayal kurulurdu.
Babamın şahsında tüm dostlarımın ölmüş yakınlarına sabırlar diliyor, arayan, mesaj yazan veya merasime bizzat katılanlara teşekkür ederim.