Ülkemizde özellikle gıda fiyatlarının yüksek olması ve her gün artması dar gelirli vatandaşlarımız için büyük sıkıntı yaratıyor. Son günlerde ramazanı fırsat bilen fırsatçılar özellikle gıda ürünlerine insafsızca zam yapmaktalar. Bu durum bir çok insan için beslenememe sorunu yaratıyor.

En önemlisi dar gelirli vatandaşlarımız et yiyemez oldu. Yani proteinle beslenemez olduk. Daha çok karbondidratla besleniyoruz. Geçen günlerde Diyanet İşleri Başkanı topluma et değil de ekmek tüketmeyi tavsiye etti. Ekmekle beslenen bir toplumun gelişemeyeceğini bilmesi lazım.

Neden et tüketemiyoruz, neden ülkemizde et fiyatları Avrupa ülkelerinin iki katı düzeyinde, bunu hiç düşünüyor muyuz? Ülkemiz bir tarım ve hayvancılık ülkesi olmasına rağmen, ne yazık ki bunu değerlendiremiyoruz. İthalat yaparak işin kolayına kaçıyoruz. İthalat belki kısa vadede sorunu çözer, fakat uzun vadede hem üretimi öldürür, hem de ülke ekonomisine büyük zarar verir.

2024 yılında 254 bin büyükbaş, 15 bin küçükbaş hayvan ve 58 bin ton kırmızı et ithal ettik ve bu ithalat için 11 milyar 670 milyon dolar ödedik. Bu para ile kendi çiftçimizi desteklesek içerde et fiyatlarının düşeceği gibi, dışarıya da hayvan ve et ihraç eden bir ülke oluruz. Bir zamanlar öyle idik. Sadece bir kaç yıl sabretmemiz gerekir.

Gıda ürünlerini ucuzlatmanın yolu da üretimi artırmaktan geçiyor. Ülkemizde planlı ve programlı bir üretim yapılmadığı için her bölgede her ürün rastgele ekilmekte, bu nedenle büyük bir emek ve kaynak israfı yapılmakta. Oysa ülkenin ihtiyacı ve ihracat imkanı belirlenerek, hangi ürün hangi bölgede  en iyi verimi veriyorsa teşvikler buna göre verilmelidir. Böylece emek ve kaynak israfı önlenerek, verim artışı sağlanmış olur.

Üretimi artırmanın önemli bir diğer yolu da çiftçi desteklerinin artırılmasıdır. Tarımda girdi yatlarının (mazot, gübre, ilaç ve elektrik) fiyatlarının yüksek olması maliyeti, dolaysıyla fiyatları artıran en  önemli etkenlerdir. Bu nedenle çiftçiye destekler göstermelik değil, onu üretime teşvik edecek şekilde olmalı.

En azından yasal hakkı olan, gayrı safi milli hasılanın yüzde 1'i verilmelidir. 2025 yılı için çiftçiye ödenecek olan tarım desteği 135 milyar TL . 2006 yılında çıkarılan gayrı safi milli hasılanın yüzde 1'i çiftçiye destek olarak ödenir şeklindeki yasa uygulanmış olsa, 2025 yılında çiftçiye 630 milyar TL destek ödenmesi gerekiyor. Avrupa birliği ülkeleri arasında çiftçisine en az destek veren ülkeyiz.

2024 yılında tarım ürünleri ithalatı için 23 milyar 200 milyon dolar ödedik. Bu paralarla kendi çiftçimizi desteklesek daha iyi olmaz mı? Bu konuda Hollanda’yı örnek almalıyız. Konya ilimizden az büyük bir deniz ülkesi. 17 milyon nüfusu olmasına rağmen, yıllık tarım ihracatı 100 milyar doların üzerinde.

Ancak tarım ve hayvancılığın önemini kabul edip, üretimi artırarak gıda ürünlerini ucuzlatabiliriz. Bu sayede proteinle beslenen bir toplum olabiliriz.