Son aylarda dikkatinizi çekmiş olmalı.

Gün geçmez ki, İçişleri bakanlığımızdan bir “operasyonel” haber çıkmasın.

Hemen her gün, nerdeyse bazen günde iki-üç kez “operasyon” haberleriyle yüz yüze geliriz.

Ve de tüm operasyonların birer adı vardır.

Misal:

15 Şubat: Fetö- pdy- Kıskaç operasyonu- 6 sanık

16 Şubat: Kafes 41 operasyonu-68 şüpheli

17 Şubat: Narkogüç-50 operasyonu. (sokak satıcılarına yönelik)

17 Şubat: Narkoçelik-1 operasyonu. (1 ton 68 kg uyuşturucu)

18 Şubat: Kafes 42 operasyonu. 12 sanık.

19 Şubat: BTÖ’ye yönelik Bozdoğan   operasyonu

19 Şubat: İnterpol 2 op. 22 şüpheli

19 Şubat: Bozdoğan 4 operasyonu .12 şüpheli

20 Şubat: Çember 12 operasyonu,  bin 27 kişi yakalandı.

20 Şubat: 7 şehirde Mercek 12 op.

20 Şubat: 9 şehirde eş zamanlı Kafes-44 operasyonu..

Ve devam ediyor…

 Ne zamandır?

3 Haziran 1923 tarihinden itibaren.

Yani İçişleri Bakanlığı koltuğunu sayın Süleyman Soylu’dan devraldıktan sonra…

Dile kolay tam 9 aydır ülke çapında operasyonlar devam ediyor…

Eğer aktif gazeteci-haberci olsaydım, bugüne kadar kaç operasyon yapıldığını, bu faaliyetleri sonucu yakalanan şüpheli sayısını ortaya çıkarırdım.

Ve okuyucu sorgulardı bu araştırmadan sonra:

“Eski içişleri bakanı görevdeyken ne yaptı?”

Gerçekten “Soylu yıllarca oturduğu bakanlık koltuğunda ne yaptı?”

Bunu bir soru üzerine Yerlikaya geçenlerde yanıtlamış bile:

“ İçişleri Bakanlığı, polisi, jandarması, sahil güvenliği ile beraber bütün suç türlerini sahada yüreğiyle, cesaretiyle, sizden almış olduğu destekle, duayla, azimle, kararlılıkla, ne yapıyor suçları önlemek için gayret gösteriyor. Birinci görevimiz önlemek. İkinci görevimiz eğer bir suç işlendiyse bir an önce bunu yakalayıp, adalete teslim etmek, bu noktada biz çalışıyoruz.”

Bu tablo karşısında araştırma yapan veya yapacak olan gazetecinin aklına bazı sorular takılır veya takılmalıdır

“Bugüne kadar neden hiçbir İçişleri Bakanı, Yerlikaya gibi bir faaliyet göstermedi?

Binlerce, hatta 10 binlerce zanlı-suçlu-şüpheli yakalanmış ise bunlar için cezaevlerinde yeterli kapasite var mıdır?

Eğer yoksa, yeni cezaevlerinin inşası gerekecek midir?

Gerekirse, “garantili” iş yapan beş müteahitten biri, köprüler-otoyollar ve hava alanlarında –araç geçiş garantilide-olduğu gibi bu kez yeni cezaevi veya cezaevlerini “mahkum garantili” şartıyla mı yapacaktır?

Buna mı zemin (!) hazırlanmaktadır.

Bilemeyiz…

Eski Bakan Soylu’ya  gelince:

Onun için de hatırlatılacak bir halk deyimi vardır:

“Aylak bakkal, billur tartar”

Sevgili arkadaşım, yazar dostum rahmetli Prof. Dr. Kurthan Fişek yazılarında çok sık kullanırdı bu halk deyimini…

Bu halk deyimi, Soylu için söylenmiş olabilir veya yakıştırılabilir.

“Billur” neyi ifade etmektedir” diye bir soru akla gelebilir.

Bilenler bilmeyenlere izah etsin.

Nokta…