-Cennetin en büyük nimeti tüm insanların, özellikle müminlerin şiddetle, hasretle, özlemle bekledikleri Cemalullahı orada görmektir. Yasin Suresi’nin 5. sayfasında “Selamün kavlenmirrabbirrahim” buyurulur. Yani, o gün cennet ehli cennette derin bir zevke, uzun bir safaya dalmış, nimetlere doymuş, safalara kanmış bir halka iken, Cuma günü, Cuma saatinde cenette yüce Allah bütün ihtişamı, eşsiz güzelliği, doyumsuz aşkı ile cennet ehline hitaben, “selam sizin üzerinize olsun ey benim mutlu kullarım” diyecek, o ilahi cemali gören cennet ehli öyle bir safaya dolacaklar, zevkten bayılacaklar, gelecek hafta aynı Cuma saatini gözleyecekler. Cennetin bunca nimetleri Allah4ın cemali yanında sönük kalacak, hiç kimse cennet nimetlerine dönüp bakmayacak kadar mutlu olacaklar.
R.SAV. “Allah’a yemin ederim ki, dünyada çok arzu ettiğiniz halde göremediğiniz Cemalullahı yarın cennette ayın ondördü gibi göreceksiniz. Cennet nimetlerinin en yücesi Cemalüllahı görmektir” buyurmuştur.
İslam itikadi, inancı, arzu ve isteği budur. Öyle ise, ne yapmalıyız? Bu sonsuz nimetlere kavuşmak, ulaşmak için şu acımasız ama fani geçici dünyada her türlü sıkıntılara, sabırla, metanetle, azimle, irade ile karşı koymalı, Allah’ın emrinden, peygamberimizin izinden ayrılmadan aman ha aman, sakın ha sakın, asla ve kat’a küfre, inkara, isyana düşmeden bu ömrümüzü bitirmeli, varsa kul ve kamu haklarımızı ödemeli, eksik ibadetlerimizi, kaza namazları gibi hemen bugünden tezi yok iade etmeli, ahirete imanla, İslam’la alnı ak, gönlü pak, tevbekar olarak göçmeliyiz. Mahşerden, mizandan, sırattan geçip cennete Cemalüllaha kavuşmalıyız. Dünyaya gelişimizin, yaşamamızın amacı işte budur. Unutmayalım.
Bu dünya et yesen de, ot yesen de geçer. Bisiklete binsen de, füzelerde uçsan da geçer biter. Kral da, köle de olsan ecel gelir. Beden toprak olur. Bunlar hepsi her gün gördüğümüz gerçeklerdir. Birkaç gündür yazdığımızı anlatmaya çalıştığımızın özü budur. Son söz; Ana rahminden geldik, pazara bir kefen aldık, girdik mezara. El Fatiha.
(ŞEFAAT-İ UZMA) BÜYÜK KURTULUŞ
İnsan ömrünün son dönemi, ebedi olan Cennet veya (Allah korusun) Cehennemdir. Ahiret aleminde Muhammed ümmetinin Allah’ın rahmetinin dışında son ümidi, Hz. Muhammed SAV.in ümmetine şefaati olacaktır.
Peki, şefaat nedir?
Şefaat; Kelime anlamı sözlükte: Başkasına bir yarar sağlamak ve başkasını bir zarardan kurtarmak amacı ile onu desteklemek, yardımcı olmak ve özellikle de onu kurtarmak veya fayda sağlamak amacı ile o işe hatırı sayılan kişinin aracı olması anlamına gelir. Yani dini literatürde, İslam kültüründe; Ahiretle günahkar müminlerin affedilmesi, günahı olmayıp da cennetteki dereceleri aşağıda olanların yüksek dereceleri erişmeleri için başta Hz. Muhammed SAV. olmak üzere diğer peygamberlerin ve Allah’ın müsaade ettiği bazılarının Allah’a yalvarmaları, dua etmeleri ve günahlarının bağışlanmaını istemeleridir. Aslında, ulu Allah’ın merhametini günahkarlara R.SAV. ve diğerleri vasıtası ile bağışlanmaları demektir. Neticede işin aslı, temeli ulu Allah’ın kullarına merhamet zinicirinin özellikle müminlere Rahiym sıfatının tecelli etmesi olayıdır. Bu durumda yüce Allah’ın izni, müsaadesi olmadan hiçbir kimsenin başkasına şefaat etmesi,, onu kurtarması mümkün değildir. Burada esas olan, Allah’ın cc. razı olduğu birisine vasıtasını ve yine razı olduğunu günahkar kulunu bağışlamasıdır.
(SÜRECEK)