Amed, Erokspor ya da Ankaraspor maçlarından biri kazanılmış olsaydı, Tarsus beraberliği tolere edilebilirdi. Ama, “üçte sıfır” çekmek, hem teknik direktör Mert Nobre’nin, hem de zirve yarışında takımın kredisini tüketti. Haliyle de, normal şartlarda iyi sayılabilecek beraberliğin kabul edilebilir bir tarafı kalmadı.
Maçın kadroları açıklandığında, ilk on birde ciddi bir rotasyon gördük. Bu bile, Nobre’nin “son maçı olabileceği” mesajını net bir şekilde aldığının göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ama Ali Akkuş yerine Ferhat’ı kulübeye çekmesi daha makul olabilirdi.
Maç öncesindeki öngörüm, “beraberlik”ti. 11.dakikada Atakan Akkaynak’ın yaklaşık 35 metreden attığı gol, bir anda Çorum FK’ya skor üstünlüğü kazandırdı. Ancak, genelde olduğu gibi, umut vadetmeyen bir oyun vardı yine sahada.
Devrenin uzatmalarında penaltıdan yenilen golle skora denge gelirken, çok ucuz bir penaltı oldu. Aynı pozisyon Tarsus’un ceza sahasında olsaydı, hakem yine beyaz noktayı gösterebilir miydi? Sanmıyorum.
Topun ağzında olan iki teknik adamın da ikinci yarıda yaptıkları oyuncu değişiklikleri skor üstünlüğü getirmedi. Özellikle, Mert Nobre resmen saçmaladı. Sezon başından beri takımın hücumdaki en etkili ismi olan Erkan Kaş’ı oyundan alması, bu takımın hocası olmadığının resmidir. Enes gibi ne zaman, ne yapacağı belli olmayan, şut da atabilen bir oyuncu varken, sakatlıktan yeni çıkan Suat’ı tercih etmesi de yanlış bir karardı. Suat’ı oyuna alıyorsan da, Enes de girmeliydi. Ha, Enes çok mu formda? Değil. Ama, “bir umut” işte. Belki oynayacağı tutardı.
Sonuç itibariyle, öncesinde beraberliğin ağır bastığı maç 1-1 bitti. Ama sonuç iki takıma da yaramadı. Çorum FK’ya yarayan tek tarafı, Mert Nobre’nin gidiş bileti olmasıydı. Çünkü, Nobre ile olmayacağı en başından beri belliydi ve biz bunu defalarca dile getirdik. “Zararın neresinden dönülürse kardır” deyip, bundan sonrasına bakmak lazım.
Mert Nobre, çok rahat görünümlü bir karaktere sahip. Haliyle, o rahat olunca, oyuncu da rahat oluyor ve ortaya laçka görünümlü bir tablo çıkıyor. Alt ligler bu kadar rahatlığı kaldırmaz. Yeni teknik direktör profilinin kesinlikle otoriter olması şart. Birçok isim yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor. Mesut Bakkal ismi de bunlardan biri. Bence, biçilmiş kaftan olur.
Aradaki puan farkı kapanmayacak bir fark değil. Yeter ki, teknik direktör tercihinde hata yapılmasın. Ufak bir dokunuşla bile bu takım şampiyonluğun hala en büyük adayıdır.