Durum burada bitmiyor. Karani halkın bu itirazına içerliyor, derken ağanın köpeği de hastalanıp ölüyor. Karani ağa köyün camisinin imamına geliyor. Benim köpeğim çok değerliydi. Bunun ölüsünü yıkayalım, selasını verelim, namazını kılalım ve defnedelim, diyor. Hoca efendi böyle bir usul yoktur, hayvanların ölüsüne namaz kılınmaz, diye ısrar edince ağa hocanın yakasını bırakmıyor. Netice mecbur kalan hoca sözde vasvasın ölüsünü ağa ile yıkıyor, selasını veriyor, namazını kılıp defnediyor.
Bu olay kadıya dilekçe ile mahkemeye intikal ediyor, dava açılıyor. Savunmaları yapılıyor ve usul dışı hareketlerinden dolayı imama ve ağaya ceza veriliyorken Karani ağa zamanın kadısına bir zarf uzatıyor. Kadıya karşı yazılmış bir vasiyetname var. Kadı zarfı açıyor ve vasiyetnameyi okuyor. Güya köpek yazmış. Ağa –Karani-nın kumpası; “Ey yüce kadı efendi, vasiyet ediyorum, ben bu ağaya yıllardır hizmet ediyor, bir tek koyununu kurda kaptırmadım. Bu hizmetim için bana verilen 150 koyunun 50’sini müezzine, 50’sini imama, 50’sini size tayin ediyorum. Vasiyetimin tatbikini size tevdi ediyorum” diye yazıyı okuyan kadı ne akıllı köpek. Bizleri de unatmamış güya. Ruhu şad olsun, demiş.
Bu hikaye ahmaklığı anlatmak için gülüşmek amacı ile belki de geçmiş zamanın durumunu anlatmak için uydurulmuş bir olaydır. Çünkü bu olay bir hayal mahsulüdür. Espri olsun için yazılmıştır. Ciddiye alınmamalıdır. Ama şu da bir gerçektir; tarihte öyle olaylar vardır ki gerçektir. Hayatül Hayevan adındaki eserde köpeklerin üstün hizmetleri sonunda ölümlerinde mezarlarına anıt yaptırıp bu anıtta insanların bütün özelliklerini taşıyan sadakat örneği bir köpek yatıyor. Zehirli yemeği yemek üzere olan sahibinin önündeki sütü sofraya atlayıp içiyor ve ölüyor. İnceleme sonunda duvardaki delikten aşırı zehirli bir yılanın sütü içtiği ve zehirlediği anlaşılıyor. Köpeğin sahibi de ibret alem için bu köpeğin ölüsüne bir anıt yaptırıyor ve kitabesine köpeğin meziyetlerini hizmetlerini yazıyor.
Bu hususta Doğan kuşu, av köpeği, kediler vs bu hususta eğitilen polis köpeklerini de unutmamak lazım. Mesela sadık atlar yaralanan sahibinin başından ayrılmayan atlar ve köpekler herkesin malumudur. Anlatılan hikayede bu türden birisi olarak düşünülebilir.
İLİMLE, BİLGİ İLE, ALİMLE, BİLGİNLERLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ KONULARA DAİR BİLGİLER
Hz. Ali R.A. hazretleri ilmin okyanusudur. R.SAV. Hz. Ali R.A. hakkında “Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır” buyurmuş. Hz. Ali R.A. hazretleri de “Bana dini ve din dışı konularda ne sorarsanız sorun bilirsem cevabını veririm, bilmiyorsam asla utanmaz, bilmiyorum derim. Kur’an’la ilgili hangi ayetin, nerede, nasıl, gece mi gündüz mü, dağdan, ovadan, çölde mi indirildiğini bilirim” buyurmuştur.
(SÜRECEK)