Huy kalbin dibindedir. Beklenmedik bir zamanda mızrak gibi çuval deler ve kendisini gösterir ve bunun için demişlerdir; “mızrak çuvala sığmaz” 10 kilitli demir kasaya huyu hapseder. Demir kasayı deler ve kendisini gösterir. Bu da insanı ya vezir veya kizir eer. Yani huy saklanmaz
İsra Suresi’nin 84. ayeti huyu, mizacı ifade eder. Sh. 289; De ki, herkes kendi mizaç ve kabiliyeti meşrebine, huyuna göre hareket eder. Bu durumda kimin doğru yol tuttuğunu rabbiniz en iyi bilendir.
İlim öğrenmek zor bir eylemdir. Başlangıçta acı ilaç gibidir. İlerledikçe içilen ilacın yapılan tedavinin netice verdiği gibi ilimde ileri seviyelere ulaştıkça meyve veren ağaçlar gibi semeresi görülür. Mahsulü alınan tarlaya, rençberin tarlasına ihtimamla baktığı gibi bilgin ilmini geliştirir ve bunun sonu mucit denen yeni bir buluşa kadar gider. Edison gibi, Einstein, Farabi, İbni Sina, Cabir gibi yüksek bilginler seviyesine ulaşırlar.
Emek, emek, sonu yemek derler ya, ilmin sonu da öyle olur. Bunun içindir ki R.SAV. “küçük yaşlarda ilim öğrenmek mermere kazınan yazılar gibidir. Sel-yel onu silemediği gibi, gençlikte öğrenilen bilgiler de insan zihnine kazınır. Genç yaşta ilim öğrenmek, zamanında ihtimamla ekilen buğdaya benzer. Mahsulü gür ve verimli olur. İlim de böyledir” buyurmuştur. Yaşlılıkta öğrenilen ilim çabuk unutulur. Buz üstüne, suya yazılan yazı gibi çabucak silinir ve zihinde durmaz. Aslında her iş böyledir.
Hz. Ali R.A. “gençlerin kalbi hazırlanmış, ekime hazır duruma getirilmiş boş tarla gibidir. Ne ekilirse onu tutar, geliştirir. İlim de böyledir” buyurur.
Büyüklerin aklı küçüklerden çoktur. İlim artı tecrübedir. Fakat zihinleri çok meşgul olduğundan gencin aklı gibi dinç ve dinamik değildir. Onun için bir ailenin, bir milletin garantisi, bekası demektir. Bunun için ilim öğrenmek isteyenler çocukluktan değil, bebekken öğrenmeye başlamak bugün fiziken deneysel olarak ispatlanmıştır ki, çocuk ana karnında boş bir plak veya levha gibi dışarıdaki bilgileri bir kamera gibi çekmektedir. Tabik ki bu durum ailenin bedensel olarak beslenmesi, bilgili bir aile olmasının ve çocuğun ana karnında beslenmesi, bakımı ile de ilgilidir. Geleceğimizin garantisi olan çocuklar ve gençlere özel yatırımlar, teşviklerle desteklenmektedir. Bu durum milletler için bir yatırım olayıdır.
İlim öğrenmek yeterli değildir. İlim av gibidir. Hemen avlayıp zihnine hapsetmezsen, elinden hemen uçar, kaçar. İlmi beyninde tutmak için onu devamlı beslemen ve tekraren öğrenmen ve beslemen de zorunludur. İlmin özelliği yeri ve zamanı gelince zihnindeki bilgiyi herkese aktarıp cevap verebilecek derecede olgun hale gelmiş olmasıdır. Yoksa bildiğin bir sorunun cevabını anında söyleyememek bir eksiklik ve noksanlıktır.
Yazının acele yazılması, onun okunamaz haline gelmesine, acele okunan kitabın, yazının okuyana fazla bir faydası olmaz. Onun içindir ki R.SAV. “acele iş şeytandan, özenli iş rahmandandır siz ortayı tercih ediniz” buyurmuştur. (SÜRECEK)