Akıl bir kılıçtır. Hidayet ise onun kılıfıdır. Yani hidayet aklı daima hayra, iyiliğe, güzele, yararlıya yönlendirilir. Aklın hayırlıya kullanılmasınıa akıllı hayır, kötüye kullanılmasına da şer-kötü anlamında şeytani akıl denir. Aklın en büyük düşmanı şeytan ve topraktan yaratılan nefistir. Yusuf Suresinde nefsin fitnesi açıklanmıştır. İsraf edenler şeytanın kardeşleridir. Çünkü şeytan rabbine nankörlük etmiş, Allah’a isyan etmiş ve küfür ehlinden olmuştur.

Şeytan hiç bir zaman Allah’ı inkar etmemiş, ancak emrine isyan etmiştir. İtirazda bulunmuştur. Akıl nimetini kullanarak “Ben Adem’den hayırlıyım, çünkü o (Adem) topraktan, ben ise ateşten yaratıldım” demek suretiyle isyana düşmüştür. İnsanla düşmanlığı buradan gelmektedir ve bunun içindir ki kibir en büyük günah sayılmıştır. Şeytanı şeytan yapan ben, benlik, yani gurur ve kibirdir.

Akıl gücünün kötüye kullanılmasına şeytani akıl, iyiye kullanılmasına insani, yararlı iyilik yapan akıl denilmiştir.

Birisi şeytani akıl, ikincisi ise melekiyet akıldır.

Bizi kurtaracak olan melekiyet akıldır. Çünkü devamlı hayra kullanılacaktır. Buna günah veya sevap kazandıran akıl demek de mümkündür.

Aklın tersi, akılsızlık, ahmaklık ve cehaletir. Müminin aklının yüceliği imanının gücüne bağlıdır. Yüce Allah’ın insana verdiği en kıymetli nimet akıdır. Sonra iman, sonra sıhhattir. Diğer nimetler sonra önemine göre sıralanırlar. Çünkü iyiyi kötüden, hakkı batıldan, zulmü adaletten ayıran akıldır. İnsanı hayvanattan ayıran yegane kıstası aklı selimdir. İyiye kullanılan İslam ve insani akıldır. Aksi ise şeytani akıldır.

Akıl teori, çalışma, eylemdir. Yani akıl ve çalışma bir bütündür. Kullanılmadığı müddetçe ikisi de atıl kalırsa körleşir, tembelleşir. Çalıştıkça çoğalırlar. Yaşlıların aklı gençlere göre daha olgun olur. Gençlerin zekası parlaktır. Çalışma azimleri vardır. Yaşlıların tecrübesi ise yüksek aklı besleyen en büyük güçtür. Hayvanlarda da hayvani denilen bir akıl vardır ama içgüdüseldir. Hayvanlarda insanlar gibi aklı kullanma yeteneği yoktur. Halk arasında aklı olup ta onu kullanmayanlara akılsızlık anlamında “mal” mısın derler kullanılmayan akıl küflenir, yok olmaz. İşleyen akıl güçlenir.

Dünyada değer biçilemeyen, fiyat konulamayan, dünya malı ile ölçülemeyen nimetlerin başınhda aklı selim gelir. Onun içindir ki büyük alim, İmam-ı Suyuti’nin Elitgan Fi Ulumil Kur’an isimli kıymetli eserinde işaret edildiği gibi Kur’an’da 49 yerde akıldan söz edilmektedir. Aklınızı kullanmaz mısınız? Akıl etmez misiniz, düşünmez misiniz? gibi uyarıcı ifadeler kullanılmış, aklın en büyük nimet olduğu vurgulanmıştır.

Zeka ve hamakat (ahmaklık) doğuştan gelen, bedenin güçlü beslenmesi ile aklında aydınlığı, parlaklığı orta eğitimle ahmaklık azaltılabilir. Amma asla yüce zeka seviyesine ulaşamaz. Şu örnekler bunun belgeleridir:

Devrin alimlerinden Esmail adındaki alim akılla ahmaklığı şöyle ölçüyor:

Esmai, yolda giderken gözlerinden çakmak çakmak zeka fışkıran, oynayan çocuklar arasında bir çocuk görüyor. Önce orada bulunan diğer çocuklara, sonra da gözlerinden zeka fışkıran çocuğa şu suali soruyor; diyor ki; “Çocuklar, 100  bin akçe karşılığında ahmak olmak ister misiniz?” çocukların hemen hemen hepsi, zeki çocuk hariç, sen parayı getir bize ver biz ahmaklığı kabul ederiz, ömür boyu bu para bize yeter, diyorlar. O çocukların içinde bulunan zeki oğlan çocuğu, ben  dünyanın parasını versen aklımı satıp ahmaklığı almam, diyor. Sorulduğunda şu cevabı veriyor: ahmaklık her an başıma bir bela açabilir ki, o verdiğin para mesela ahmaklık ban abir cinayet işletse beni kurtaramaz. Ama akıl beni o cinayeti işlemekten koruyucu bir güçtür, diyor. İşte buna parlak zeka denir. İşt ebu gibi çocuklar geleceğin mucitleri olacaklardır.

(SÜRECEK)