Adil Devlet Reisi
Hz. Ömer R.A. hazretleri, ikinci halife (M.634-644)
R.SAV. M.632 yılında hac dönüşü hastalandı ve rahmeti rahmana kavuştu. Sonra Hz. Ebubekir’i halk halife seçtiler. M.632-634 arası 2 sene hilafette kaldı ve vefat etti. Hz. Ebubekir’in vefatı üzerine Hz. Ömer R.A. halife seçildi. 10 sene son derece adilane yönetim sergiledi. Dünya tarihinde bir çok adil krallar, hanlar, hakanlar, padişahlar, imparatorlar geldi geçti, Hz. Ömer R.A. hazretlerinin adaleti kıyamete kadar ancak ve unutulmayacak kadar etkin bir yönetim sergiledi. Bir iki örnekle bunu belgeleyelim. Bütün dünya yöneticilerine de örnek olmasını temenni edelim.
Hz. Ömer zamanında Medine’de 7 mahalle var. Gece denetimleri Hz. Ömer’in adetidir. Bu yedi mahalede yönetimi ile emniyet ve asayiş konularında polis, bekçi duayen kişilerin hakemliği gibi görevlinin ihdasını Medine’de Hz. Ömer yapmıştır. Halkın huzuru için en çok da önem verdiği iş, adalet meselesidir.
Akşam olunca görevlilerini gönderir, mahalleler dolaşılır, aç kimsenin yatağa girmesini engeller. Herkes karnını doyurmuşlar. Görevliler Medine’de aç kimse yok diye haber getirdikten sonra yemeğini yerdi. Dicle üzerindeki tahta köprüden geçerken bacağı kırılan kişinin sorumlusu benim, tamiri yapılmadığı için cezası bana aittir derdi.
Gece denetimini genellikle kendisi yapar, bazen oğulları Abdullah ve Asım’ı alır, bazen de halktan yardımcıları olurdu. Özellikle makama gelemeyen yaşlı, hasta, kimsesiz evleri özellikle takip ederdi.
Bir gece denetiminde kenar mahallelerden birinden geçerken bir evde çocuk ağlaması seslerini duydu. Kapıyı çaldı, bir kadın çıktı, çocukların niçin ağladıklarını sordu. Kadın çocukların aç olduklarını, bunlara rızık verecek kimsesinin olmadığını, çömleğe su koyup onu karıştırdığı ve böylece çocukların uyumasını beklediğini gözyaşları ile anlattı. Öfkelendiği zaman Ömer erimeye başlardı ve derhal yanındaki kölesi, görevlisi olduğu halde Beytül mal, devlet hazinesine vardılar. Lazım olan gıda maddelerini torbaladılar. Hz. Ömer bunları sırtlandı, biraz gidince kölesi, efendim yükleri götürmekte zorlanıyorsunuz, lütfen biraz da ben taşıyım, deyince, biraz dinlenelim dedi ve köleye şunu söyledi;
Bu görevi bana hak ve halk yükledi. Kıyamet günü benim yükümü sen mi taşıyacaksın. Bırak kendi yükümü kendim taşıyım. Konuyla ilgili ahiret sorgusu ve ahiret yükü çok daha ağırdır. Memedeki çocuğun, hasta, yaşlı, ihtiyarın, dağdaki çobanın, onun güttüğü davarların, yani toplumun tüm fertlerinin hakları ve devletten beklentilerinden ben sorumluyum, tamammı evladım, der.
Bazıları 1500 sene önce olmuş olaylar baz alınarak bugünki sorunları çözmek mümkün olur mu? Konuların günün şartlarına göre güncellenmesi şarttır. Çünkü dertler, tasalar, sorunlar, problemlerin hepsi 1500 değil, 1500 sene önce her şey bugün de değişik şekilde ortaya çıkmaktadır. 1500 sene önce bir eşek almak, bir ata binmek üstünlük iken, bugün ise binitlerin yerini nelerin aldığını anlatmaya gerek yoktur. Çünkü ihtiyaçlar her devirde aynıdır. İnsanların arzu ve istekleri aynıdır. 16. yüzyılda Fransız kraliçesi Marie Antoinette, Versay sarayının önünde toplanıp açız diyerek saraya bağırırken; bugünün insanı da 12 bin 500 lira ölüm aylığı diye bağırıyor. Demek ki ifadeler değişse bile sorunlar Hz. Adem’in zamanında ne ise çoğalarak ve çeşitlenerek bugün de aynıdır.
(SÜRECEK)