Son günlerde yine ısrarla Anayasa değişikliği konusu gündeme taşınıyor ve tartışmalar doruğa çıkarılıyor. Hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan ilk 4 madde üzerinde ısrarla duruluyor. Sözcük oyunları yapılıyor. Yasaların arkasından, önünden dolaşıyorlar, tek amaç ilk 4 maddeyi kuşatmak. Hiçbir şey yapamazsak laiklik ilkesini nasıl zedeleriz, örseleriz ortadan kaldırırız, iktidar taraftarlarının ilk hedefleri arasında.

İkinci fakat yine birincisi kadar önemli olan “dünya liderini yaşam boyu cumhurbaşkanlığı koltuğunda nasıl tutarız?”… Bütün hesap bu. Seçimlere daha yıllar var, fakat hiç halkın aş, iş, ekmek, özgürlük meseleleri tartışılıyor mu? 85 milyon duradursun bir kişinin koltuğunu pekiştirme telaşı aldı meclistekileri.

Konumuz olan ve hedef seçilen laikliğe dönersek, 10. Cumhurbaşkanımız Sayın Necdet Sezer’in “Laiklik nedir?” diye sorulan soruya verdiği yanıtla başlayalım: “İnsan olmaktır, insan!”

Diğer bir tanımıyla laiklik; “Dinin devlet işlerinden ayrılması ve aklın inançtan, bilimin dinden bağımsızlaşması.”

Avrupa Rönesans ve Reform dönemlerini yaşamıştır. Birinci Dünya savaşı sonrası 1922’de İtalya’da ve 1933 yılında da Almanya’da sermayenin kanlı diktatörlüğü olarak faşist rejimler iktidar oldu. Avrupa aydınlanma çağını yaşadığı için, faşist rejimler bir bir yıkılırken ve insanlığın nefretini kazanıp, tarihin çöplüğüne atılırken, buralarda Hıristiyan şeriatına dayalı devletler kurulmadı. Yani rönesans ve reform evrelerini yaşayan kıta, Hıristiyan şeriatını da bir daha gelmemek üzere siyasal yaşamdan silip attı.

Ne yazık ki İslam Coğrafyası, Türkiye hariç hala laikliğe uzak yaşamaktadır. Aydınlanma çağını aşamadılar. İslam ülkeleri arasında bu anlamda bir yıldız olan Türkiye Avrupa Birliğine girme sürecine kadar ilerlemiştir. Ancak AKP iktidarı sözde “bu yolda ilerleme yapacağı” vaatlerine rağmen, iktidarı ele geçirince, rotayı Siyasal İslam’a çevirmiş, bu konuda önüne gelen tüm engelleri temizleme uğraşı vermektedir. Anayasanın ilk 4 maddesi buna ciddi engeldir.

Gerçi fiiliyatta Anayasa Mahkemesinin kararlarını filan tanıdıkları yok. Ancak ilk 4 madde, yine de laik ve demokratik cumhuriyetin, köküne kibrit suyu dökmek için ciddi bir engel olarak karşılarında duruyor. AKP Anayasayı tanımıyor, hiçbir demokratik hatta liberal bile niteliği yok. Böyle bir iktidarla CHP Anayasa yapamaz. Hatta masaya bile oturamaz. Olursa daha baştan kaybeder. Bunların cumhuriyetin geri kalan tüm kırıntılarını ortadan kaldırmak ve iktidarlarının ömrünü uzatmak için yapmayacakları kötülük yok.

Bakınız seçimlerde Sayın Kılıçdaroğlu’nu PKK ile işbirliği yaptı diye sahte kasetler üreterek iktidarı ele geçirdiler. Şimdi ise kamuya açıklamıyorlar fakat, büyük olasılıkla İmralı ile görüşmeler yapıyorlar. Neden? İktidarlarının ömrünü uzatmak, Siyasal İslam’ı meşru kılmak, laikliği ortadan kaldırmak için.

Ne güzel değil mi? Rakiplerini yenmek için öcü olarak gösterdiklerine, kendi çıkar, menfaat ve iktidarlarının devamı için  “Barış Süreci” diyorlar. Hatta Bahçeli’yi bile DEM Parti’lilerle tokalaştırıyorlar.

İktidarın girişimleri asla güven vermiyor. DEM PARTİ evet de dese, hayır da dese acaba oynanan oyunu göremiyor mu? Her koşulda da şamarı yiyecekleri açık değil mi? Sonuçta cumhuriyeti ve laikliği ortadan kaldırmak, Siyasal İslam’ı meşru kılmak. Unutma ki sevgili yurttaş, laiklik ve demokrasi yoksa sen de yoksun!