Kainatın, yani tüm varlıkların sahibi ve maliki ancak Hz. Allah cc.dir. İnsanların ellerindeki imkanların gerçek sahibi Ulu Allah’ır. Bu gerçek nedeni iledir ki; dünya malına sahip olduğnu zanneden milyonlarca insan, bu dünyadan ahirete, mezara bir ip, bir çöp, bir kirli çorap bile götürememiş. İnsanoğlu annesinden nasıl doğmuşsa öylece, çırıl çıplak, bir kefenle mezara konmuştur.
Bu konuda binlerce zenginin ölümleri, ibretli belgeler olarak mevcuttur. Ama, Kur’an’da, 49 yerde Efelatağgılun, Tefefekkerun” vs. gibi ayetler, yani “düşünmez misiniz, akıl etmez misiniz, görmez misiniz, ibret almaz mısınz” gibi ayetlerle bizleri yüce Allah uyarmıştır. Kainata ibret nazar alıcı, inceleyici deney yaparak gerçekleri görmemizi emretmiştir. Ulu Allah bu emri en kutsal varlığı olan akıl ve fikri hür, irade sahibi insanoğluna özellikle müminlere körü körüne emretmemiş, elçileri, peygamberleri, nebileri vasıtası ile bütün delillerini kurtuluşa giden selamet yollarını da göstermiştir. Yarın mahşerde, inançlı inançsız, asi, münkir, mümin, muvahhit, inananlara hiçbir itiraz noktasız bırakmadan gerçekleri insanlığa sunmuştur. Kur’an-ı Kerim hidayet rehberimiz, kurtuluş önderimiz Hz. Muhammed Mustafa SAV.in yaşantısı ile açık ve net olarak önümüze serilmiş, bu konu onlarca ayet ve sahih hadisi şerifler ve R.SAV.in yaşantıları örneklerle doludur. İşte onlardan sadece bir tanesi:
İsra, 15. Ayet, Sh.282
Yüce: Anlamı: Kim kurtluş yolunu seçersez, biz ona hidayet veririz, o mümindir. Kendisi için iyiliğini seçmiştir. Kim de doğru yoldan sapmış, kendi zararına seçmiş olur, hiç bir kimse hiç bir günahkar başkasının günahını yüklenmez. Herkes kendi günahının cezçasını çeker ve biz bir peygamber, tebliğ edici ve uyarıcı göndermeden hiç kimseye azap etmeyiz. Hesap da sormayız. (15. Ayet)
Her insanı dünyada işlediklerini bir kitapta kaydı ile toplarız. Resmi ile cismi ile mahşerde önüne açar sereriz. O gün çetin bir hesap günüdür. Dünyda mühlet veririz, ahirette iğneden ipliğe hesabını sorarız. (Sh.13-14)
“Her kim ki, çar çabuk geçen dünyayı isterse ona dilediğini veririz. Sonra onu hor, hakir, kınanmış olarak imansızlığı nedeni ile onu cehenneme koyarız.” (İsra, 18)
Kim de, iman ehli olarak rabbine kavuşursa, imanlı olarak çalışırsa, ona da iyiliğini veririz. Yani sırf dünyayı isteyene dünyayı, ahireti isteyene ahireti, ikisini de isteyene ikisini de veririz. Rabbin iyiliklerini kutlayıcı değildir. (İsra, 19-20)
İsra 22: Baksana, kainatta biz insanların bazılarını başkalarından nasıl üstün kılmışızdır, elbette ki ahirette de insanlar derece derecedirler. Elbette ki ahiret dereceleri daha farklıdır. (22)
Şimdi, İsra suresinde bulunan ve insanlığın mutluluk reçeteleri ve cenab-ı hakkın kudret, azamet ve sonsuz güç belgelerinden sadece bir tanesidir. Tabiatta, doğada cereyan eden, maddi, manevi, fiziki, sosyal ve psikolojik olaylar Kur’an’da sebepleri ve sonuçları, çareleri ile sunulmuştur. Aslında bu ibretli olaylar harkesin gözleri önünde meydana gelen insanların alışkanlık haline gelen, bakıp geçme, bakıp görmeme, görüp anlamama, anlayıp ibret almama gibi durumları nedeni ile basit güncel olaylar gibi geçiştirilecek olaylar değildir. İşte bu yazı dizimizin ana teması, küllenmiş bu hikmetli olayları, örnekleri ve belgeleri, ayetlerle fiziki müsbet ilim ölçüleri ile ortaya koyup siz saygıdeğer kardeşlerimizin düşüncelerine sunmak sureti ile var olan iman, innaç ve akidelerimizi daha da güçlendirmek, şüphe içinde bulunabilecek olanlarımızı aydınlatmak ve böylece herkesin dünyada huzurlu ve mutlu, ahirette ise ebedi saadetlerini kazanmalarına bir katkı sağlamaktır.
(SÜRECEK)