Ulu Allah c.c. Hazretleri insanoğluna saymakla bitiremeyeceği kadar çok nimetler vermiştir. Bizlerden de bu nimetleri iyiye kullanmamızı istemiş, kendisine karşı şükretmemizi, nankörlük etmememizi emir buyurmuştur.
Bu nimetlerin en büyüklerinden birisi de, hiç şüphesiz iyiyi kötüden, hayrı şerden ayırma özelliği olan mümeyyiz akıl nimetidir.
Bu dünya ve öbür dünya, yani ahiretimiz için aklını çalıştırıp iyi kullananlar, akıl ve mantık çizgisinden ayrılmayanlar, mutlaka mutluluğa erişecek, yanlış ve yanılgılardan uzak durup sayısız zararlardan kurtulacaklardır. Aklını çalıştırmayan, onu iyiye kullanmayanlar ise bunun korkunç sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklardır.
Atalarımız ne demişler: “Akılsız başın ceremesini-zararını- zavallı ayaklar çerer.” Çünki akıl sorumluluktur. Nimettir. Külfete tabidir. Çünki akıl dünya okyanusunda insan gemisinin kaptanıdır. İşini yapmayan kaptan gemisini batırır. Akıllı kaptan ise gemisini varacağı menzile ulaştırır.
Her konuda olduğu gibi akıl konusunda da bize doğru reçeteyi veren rehberimiz Hz.Kur’an ve Peygamberimiz Hz. Muhammed S.A.V’dir.
Yüce Allah c.c. mukaddes kitabımız Kur’an-ı Azimüşşanda, aklımızı kullanmamız hususunda bizlere şu uyarıları ve kesin emirleri veriyor:
“Ey insanlar, (doğada cereyan eden tabii ve olağandışı olayları anlamada) aklınızı kullanmaz mısınız?”
(En’am Suresi 32. Ayet) Yine “Size verilen paha biçilmez bir nimet olan aklınızı çalıştırıp –konular üzerinde- akıl edip düşünmez misiniz?” buyuruyor.
(Enam Suresi 50. Ayet)
“Ey Habibim Muhammed S.A.V. içki-kumar ve diğer sarhoş edici şeylerden sana soruyorlar. Onlara de ki: Bunların kötü işler olduğunu akıl etmez misiniz, düşünmez misiniz? de. Ve onları akıllarını kullanmaları için uyar.” (Bakara 219)
Haşır Suresinde ise “Eğer biz Kur’an’ı dağlara indirseydik, Kur’an ahkâmının ağırlığından dağlar eriyip akarlardı. Sizler ise akıllı kişilersiniz. Umulur ki, aklınızı kullanırsınız ve düşünerek hareket edersiniz (iyiye yönelirsiniz).” (Haşır Suresi son ayetleri)
Yine Kur’an’ın başka bir ayetinde, aklını (iyiye-doğruya) kullanmayanlar için “Onlar sağır ve dilsizler gibidirler. Çünkü akletmiyorlar, düşünmüyorlar” buyurulur. (Bakara 171. Ayet)
Resulallah S.A.V. de sahih, kesin bir sözlerinde “İnsanı insan yapan onun aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur. Yani sorumluluğu yoktur. Akıl sorumluluk nedenidir (deliye teklif yoktur) (Beyhaki) buyurmak suretiyle insan aklının ve onu kullanan kişi için olmazsa olmaz olduğunu bildirmektedir.
Dinimizin, kitabımız Kur’an’ın ve sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed S.A.V.’nin aklımızı kullanmanın ne kadar önemli olduğuna dair emir ve tavsiyeleri böyle iken, bizler Müslümanlar olarak verilen bu kutsal akıl nimetini, dünya ve ahiret işlerimiz hususunda en ileri seviyede aklımızı çalıştırarak kişisel ve toplumsal alanda ondan yararlanmamız zorunlu olduğu halde, maalesef insanımız dünya konularında olduğu kadar dini konularda da akla gereği kadar önem vermemekte, din hususunda söylenenlere akıl yormamakta ve birçok hataya düşmektedir.
“İSLAM DİNİ HİÇ ŞÜPHESİZ AKIL VE MANTIK DİNİDİR”
Dinimizde akla uymayan, mantık dışı bir emir, nehiy ve tavsiye yoktur. Ancak burada şu gerçeği gözardı etmemeliyiz: Neticede akıl da yanılmaz, sınırsız değildir. Çünki akıl da yaratılmıştır, yaratıktır. Yaratık yaratana -Allah’a- muhtaçtır. Öyle ise akıl da vahye, ilahi emirlere muhatap olan Hz. Muhammed S.A.V.’nin vahye dayalı sözlerine tabidir.
Akıl vahye aykırı düşünemez. Vahiy Allah’ın c.c. kesin emridir. Allah sözüdür. Mahlûk değildir. Akıl ise yaratıktır. Vahyi inkâr, hâşâ Allhah’ı ve Peygamber S.A.V.’i inkârdır. Aklın böyle bir gücü yoktur. Akıl vahye karşı âcizdir. Çünki Allah muciz, kullar acizdir. Akıl da yaratık olduğuna göre o da acizdir.
Vahye dayalı akıl insanlığın en büyük rehberi ve yol göstericisidir. İlimler, fenler, teknolojiler, hızla gelişen buluşlar, akıl ve mantığa dayalı sistemlerin ve kolektif çalışmaların ürünüdür.
İletişim alanında akıllara durgunluk veren gelişmeler, aklın ve mantığın tartışmasız üstünlüğüdür.
(SÜRECEK)