TİP Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesini AKP, TBMM’ye getirdi. AKP’li vekillerin yaptığı konuşmalar, darbe çağrısı niteliğindeydi. Atılan bu adımla; “Egemenlik kayıtsız koşulsuz milletindir… Meclis iradesinin üzerinde bir güç yoktur” sözü anlamını yitirdi.

Anlaşılan ülkede tek ve en üst irade tek kişinindir. O ne derse o olur. Gerisi lafı güzaftır. Artık bunu anlayın anlamına gelmektedir. Açıktan buna alışın demek isteniyor.

Ş. Can Atalay demokrattır, yurtseverdir, hatta sosyalisttir. Daha önce de mazlumların, mağdurların hakkını aradı. İlkeli, ideal ve onurlu bir duruşu vardır. Bütün varlığını halktan yana adamış sıradan bir hukukçudur. Bu duruş Hatay Halkı tarafından kavranmış kabullenilmiş ve onu vekil seçmiştir. İşin daha da gerçeği Saray İradesinin onu boy hedefi seçmesi için büyük mal varlığı filan da yoktur. Saray “O’nun üzerinden tek irade benim. Millet iradesini unutun” dersi vermek istiyor.

Gerçek demokrasiyi azıcık özümsemiş, tüm hukukçuların birleştiği nokta yargı kullanılarak açıktan TBMM eliyle sivil bir DARBE yapılmıştır.

Bu adımla ağır aksak ve sorunlu olarak da olsa, bugüne kadar gelen sınırlı demokrasimizi, tamamen tarihe gömmüş. Kabulü ve giderilmesi olanaksız olan bir incinmedir.

Atalay 14 Mayıs 2023’de milletvekili seçilip mazbatasını aldığında tahliye edilmesi gerekiyordu. Bu zamana kadar uygulamalar da böyleydi. Her şeye rağmen AYM kararına rağmen, özgürlüğüne kavuşup Meclis’te yerini alamadı.  Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin üzerine çıktı. Yargıtay’a göre Atalay’ın milletvekilliği, kesinleşmiş bir cezası olmadığı halde düşmüş gözüyle bakılıyordu.

Oysa AYM’ye göre Atalay milletvekilidir ve derhal Meclis’e dönmelidir. Yargıtay bu kararı tanımadığı gibi bir adım daha ileri giderek, Saraydan aldığı güçle, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. 

Hiç kuşkusuz 30 Ocak 2024 demokrasi tarihimizde, bir kara leke ve bir kara gündür.

Meclis’te kararı, daha önce “Fetullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği bir değerdir.” sözleri ile FETO’ya övgüler düzen Bekir Bozdağ okumuştur. Kararı okumaktan kaçındığı için asıl TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yurt dışındadır.

Ülkede demokrasinin d’si uygulandığı zaman Atalay’ın milletvekilliğini kazanacağı ve tazminatlarını alacağı kesindir. Bu karar Türk Halkının vicdanında karşılık bulmamıştır.

Darbe sonucu, sadece koskoca bir kentin oyları hiçe sayılmamış, bir milletvekilinin hakları elinden alınmamış, hak, hukuk, adalet duyguları da yerle yeksan edilmiştir. Halk iradesini temsil etmesi gereken TBMM Anayasaya darbe yapmış, millet iradesini hiçe saymıştır.

Bu gün, Cumhuriyet tarihinin, en kara günü olarak kayıtlara geçmiştir.