İmamoğlu operasyonun başladığı 19 Mart itibarı ile yaklaşık 4 günlük süreçte Merkez Bankası’nın döviz rezervi yaklaşık 27,8 milyar dolar erimiş. Operasyonun bir maliyeti olacaktı yine o maliyetin faturası millete kesilecek. Hesap işlerinde kılı kırk yaran değerli dost Ali Ercan Bey hesaplıyor ve sosyal medyadaki paylaşımına bakarsak. “Bu operasyon da hane başı kaybımızın 1850 dolar” olduğu kanısına varıyor.

Yaklaşık 28 milyar dolarlık kaynak erirken, ekonomistlere göre paramız yüzde 12 değer kaybına uğradı. Haliyle yüzde 12 daha fakirleştik. Bu fatura kime çıkacak? Hiç kuşkusuz faturayı yine halk ödeyecek.

28 Milyar dolarlık erimeyi Reuters Haber Ajansı da doğruluyor. Bu erime İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan siyasi gerilimle direkt bağlantılı. 15 milyon insan sandıklara koşarak, sayın Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yaptı. Ancak iktidarın İmamoğlu’na operasyonun maliyeti ise hane başı 1850 dolara patladı. Faturayı yine fakirleşen millet ödeyecek. Vergilerle, harçlarla veya ardı arkası kesilmeyen zamlarla.

Ekonomideki bu dalgalanma borsayı da vuruyor. Borsa da bazı hisseler yüzde 25 değer kaybediyor. Döviz yükselmesin diye Merkez Bankası’nın piyasaya sürdüğü 28 milyar dolar kar gibi erimekle kalmadı. Dolar, Euro, Sterlin yine yükseldi. Borsa şirketlerinin değeri 2 trilyon lira erirken, yabancı yatırımcılardan kaçanların olduğunu yazıyor, gazetelerin ekonomi sayfaları. Yine Merkez Bankası faizleri yüzde 37’den yüzde 44.60’a yükseltmek zorunda kalıyor. Türkiye’nin risk primi 250 baz puandan, 328 baz puana çıkıyor. Buyurun buradan yakın ve tutun kelin perçeminden. Hal böyleyken hiçbir yetkilinin, “Bu hatayı biz yaptık? Eyvah bunca zararın faturası kime çıkacak?” Dediğini duymadık.

 “Vur abalıya, altta kalanın canı çıksın.” Altta da hep halk kalıyor. Durup dururken bunca zarar neden? Yazık değil mi bu millete? Bu canım millet, bir gün olsun rahat yüzü görmeyecek mi? Bir kişinin arzu ve istekleri yüzünden, masum halk bu ıstırapları çekiyor.

Sözde “Ekonomi düzelecek, enflasyon düşecekti” bunca sıkıntı, bunca kemer sıkma, halkın dişinden tırnağından artırıp iki yıldır yaptığı birikimler 3 günde çöpe gitti. Ne oldu onca tasarruf tedbirleri, boşunaymış hepsi. Bir operasyonla tuzla buz oldu.

Ekonomi bu oyun oynamaya gelmez. Yabancı yatırımcıyı ürkütürsün. Siyaset aklına esince ve çıkarları için ekonomiyi böylesine heba ederse halkın sıcak bir gün görmesi hayaldir. Bu yapılanların akıl ve mantıkla izahı yoktur.

Mutlaka izliyorsunuzdur televizyonların ekonomi programlarını. Ekonomistlerin birleştiği bir nokta var ki ürkütücü. “Bu bizim önceden gördüğümüz krizlere benzemiyor” diyorlar. Türkiye kalıcı fakirleşmeye demir attı. Fakirleşmenin bedelini öncelikle sabit gelirli halk ödeyecek. Orta ölçekli şirketler peş peşe devrilecek. Ülkede adaleti, güveni ortadan kaldırırsan böyle şeyler oluyor.

Sarayın ne operasyonu bitiyor, ne halktan talebi. Fatura ödeye ödeye halkın beli kırıldı. Bakınız saraya ve çevresindekilere halkın bu acı ve ıstıraplarını hiç gören duyan ve dert eden var mı?