Geçtiğimiz hafta içinde bir cenaze evindeydim.
Oldum olası dikkatimi çekerdi ama gelenektir der görmezden, duymazdan gelirdim olanı biteni…
Bu kez “aykırılık damarım tuttu” herhalde; çekildim bir kenara, taziye için gelip, sofraya oturanları gözlemledim.
Ve…
O sofraya oturan insanların, o an orada bulunma amacını (ayırdında olmadan ya da ellerinde olmadan) nasıl istismar ettiklerine tanık oldum.
Üzüldüm.
Cenaze sahipleri acı içinde kıvranırken, onlardan ikram beklemek, yemek beklemek, hizmet beklemek HİÇ HOŞ OLMUYOR…
O cenaze evinde de, “Pişinin soğuğu da yenmez ki bilâder” diye yakınanları, “Ayran yok mu?” diye ünleyenleri, “Tuzsuz olmuş et, uzat şu tuzu …” diye seslenenleri, acılı cenaze sahibine “Karabiber yok mu bilâder…” diye bağıranları izledim, hayretle…
Sakın yanlış anlaşılmasın kimseyi yermiyor, kimseyi kınamıyorum.
Üç çeyrek asrı devirdim; bunca cenazeye katıldım; bunca cenaze evine, bunca taziyeye gittim. Kim bilir, belki ben de kullandım bu sözcükleri, ayırdında olmadan.
Orada bulunup, bu tavırlar içindekiler de mutlaka ayırdında olmadan kullandılar bu tür yakışıksız sözcükleri.
“Pişinin soğu da yenmez ki bilâder” diyen de bunu mutlaka açgözlülüğünden söylemedi.
Ancak öyle ya da böyle, yoğun acıların yaşandığı mekanlarda, (ayırdında olmadan söylense bile) bu tür tavır ve söylemler hoş olmuyor.
Tamam, kabul; bu gelenek, bir Anadolu geleneği…
Ülkemizin dört bir yanında yaşanıyor ve yaşatılmaya çalışılıyor.
Benim doğduğum topraklarda da var bu gelenek.
Ancak bu taziyeler, zaman içinde öyle bir hale geldi ve getirildi ki; yapılan ikramlar, acılı bir olayın sonucunda yapılması gereken ritüellerin boyutunu ve amacını aşar oldu.
Cenaze sahipleri, gelen konuklara ikram yapacağım diye acılarını yaşayamıyorlar.
Cenazeleriyle ilgili bürokratik işlemlerle ilgilenmeye fırsat bulamıyorlar.
İnsanlarımız (bilenen çekinceler nedeniyle) bu konuyu dillendirmiyorlar ama büyük çoğunluk aynı düşünce ve görüşte.
Nitekim sosyal medyada paylaştığım bu düşüncelerim, on dakika içinde 60’dan fazla beğeni ve destek yorumu aldı.
Yıl 2019.
Devir, eski devir(ler) değil.
Yaşam koşulları her konuda ağırlaştı, giderek de ağırlaşıyor.
Bu tür geleneklerimizi sil baştan yeniden değerlendirmek durumundayız.
Artık cenaze sahiplerine büyük külfet ve eziyet olan bu gelenek(!) kalkmalı...
Haa… rahmetliye hayır yakarısı (dua) gönderilmesi için böyle bir şey yapmak mı istiyorsun; ülkemizde bu yemeğe muhtaç o kadar çok insan var ki (bu konularda kurulmuş kurumlar aracılığıyla) onları doyurursun…
Hem yapılan hayır yerini ve amacı bulmuş olur; hem cenaze sahipleri acılarını rahatça yaşama fırsatı bulur.