Tarım çalışmaları sırasında muharebelerden kalma birçok malzeme ve şehit kemikleri ortaya çıkmıştır. Kimliği meçhul askerlere ait olan bu kalıntılar Gelibolu’da 2. Kolordu Komutanlığı’na atanan Mehmet Nuri YAMUT tarafından toplatılmış ve 1943 yılında yine Mehmet Nuri YAMUT tarafından bir anıt yaptırılmıştır. Anıtın iç kısmında, yerde bir mermer plaka bulunmaktadır. Bu plakanın üzerinde “Şehitlik 1915” ifadesi yer almaktadır. Bu mermer kapak buraya toplu halde gömülmüş cennet çukuru ismini verdiğimiz çukurların üzerine de yer almaktadır.
Talha Uğurluel’in anlattıkları
Dedesinin anlattıklarını söylüyor;
TV 5 kanalında Bizim Hanede sunucu Tuba Özer ile söyleşi yapan araştırmacı yazar tarihçi Talha Uğurluel ile yapılan sunumu dinleyelim.
1926 yılında, Fransızlar Gelibolu’dan şehitlerinin kemiklerini seçip götürmüşler.1930’da İngilizler şehitlerinin kemiklerini götürmüşler ve anılarına anıtlar dikmişler.
Biz Türkler anıt yapamadığımız için bu bölge askeri bölge sayılmış ve savaş alanından beri el değmeden kalmış. Duruma üzülen Mehmet Nuri Yamut Paşa, tarlalardaki bu kemikleri askerlerine toplatıp büyük çukurlar kazdırıp başlarında hoca da yokmuş askerler kendi bildikleri duaları okuyarak cennet çukurları açıp gömmüşler.En büyük cennet çukurunun üstüne de İstanbul’daki iki evini satıp şehitlik anıtını yaptırmış.
1940’lı yıllarda anıt yapmak için ihaleler yapmış, fakat her seferinde firmalar paraları yemişler.
Mehmet Nuri Yamut Paşa, 1980 yılında Gelibolu bölge komutanıdır. Dedem de onun askerlerinden biridir. Gelibolu bölgesi 1980 yılına kadar askeri alandır. Her yer yığın yığın şehit kemikleriyle doludur.
Talha Uğurluel kafatası başında duran iki çocuğun resimlerini yorumluyor.
"1940’lı yıllarda bir İngiliz Gazeteci yetkililerden izin alarak Gelibolu’ya gelmiş, o anda orada kalıntıları toplayan bu çocukların resmini çekmiş. Bu resim çok acı bir sahne! Bize yakın olan çocuğun elinde bir sefertası var. Sağ elinde asker kaputu var. Bulmuş onu da orada. Öbür çocuğun elinde bir kürek var. Muhtemel hurda topluyorlar, satacaklar bunları.Çocukların ayaklarına bakın ikisinin de ayakları yalın ayak . Fakirlik diz boyu. İngiliz gazeteci dedeleri ve torunları diye bu fotoğrafı paylaşmış. Yığınla duran kafatasları atalarımızın kalıntıları, çünkü Fransızlar, İngilizler şehitlerinin kemiklerini götürdüler’’ diyor.
Bize esir düşen bir İngiliz hatırasını şöyle anlatıyor:
"İkisi Alman 18’i Türk 20 kişiyi esir aldık. Komutanımız bağlayın ellerini dedi bağladık ellerini. Şu tahta barakaya tıkın dedi tıktık tahta barakaya. Sonra barakayı ateşe verin dedi, ateşe verdik barakayı.Az sonra etrafı et kokuları sarmıştı. Canlı, canlı yakmıştık o esirleri’’ diyor.
Birkaç hafta sonra bu sefer ben Türklere esir düştüm. Aynı akıbeti onlar da bize uygulayacaklarını sanıyordum. Bizi Kilitbahir’de bir esir kampına götürdüler ve hiçbir kötü muamele görmedik, diyor İngiliz asker.
SANATGÜNEŞİ’MİZİN KATKILARI
Gökhan Bayram, usta sanatçı Zeki Müren’in abide için yaptıklarını şöyle anlattı: Çanakkale Şehitler Abidesi’ne bakın, ona bakınca Zeki Müren’i de görürsünüz. 1958’de inşaatı parasızlık nedeniyle yarım kalmıştı. Zeki Müren konserlerini hemen yarıda kesti. Önce gazinolardan para toplanmaya başladı. Türkiye’de abide için konserler vermeye başladı. Şehir, şehir şarkı söyledi ve oradan gelen parayı, abidenin yapımının tamamlanması için Çanakkale’ye gönderdi.
Bugün Çanakkale’de Şehitler Abidesi var ise kim bilir kaç tuğlasında, kaç kilogram harcında Zeki Müren’in katkısı vardır. Ortada bir delikanlı varsa, gönüllere giren Zeki Müren vardır.
III. Kirte Savaşı (4 Haziran 1915)
General Hamilton II. Kirte Savaşı’ndaki başarısızlığın moral çöküntüsü içindeydi. Gerek Lord Kitchener’in Arıburnu’nda 19 Mayıs saldırılarında Türkler’in ağır zayiatlar vermesinden cesaretle Hamilton’a çektiği teşvik edici telgrafı, gerekse iki generalinin önerileri sayesinde Seddülbahir’de 4- Haziran’da yeni bir saldırı kararı almasında etkili olmuştur. III.Kirte Savaşı öncesinde Türk tarafında fazla kayıp verilmesine rağmen moral oldukça yüksekti. 9. Tümen Seddülbahir-Kirte yolu batısıyla Ege Denizi arasındaki bölgede mevzilenmiştir. 12. Tümen, doğu tarafına yerleştirilmişti. İkişer taburlu 19. ve 20. Alaylardan oluşan 7. Tümen Ali Bey Çiftliği’nin kuzeyindeki vadide ihtiyatta bulunmaktaydı. Bunlardan başka Soğanlı dere-Behramlı Bölgesi’nde 15. Tümen’in 58. ve 45. Alayları ile 11. Tümen’in 126. ve 127. Alayları, Bursa Jandarma Taburu ve 3. Tümen’den kalan 2 taburdan oluşan kuvvetler 15. Tümen komutanı Albay Şükrü Bey’in komutasında yeniden düzenlenmekteydi. Diğer bir kısım birlik de Albay Refet Bey komutasında Havuzlar Mevkii’nde bulunmaktaydı. Böylece Güney Bölge’deki Türk kuvveti toplam 21 Piyade Taburu, çeşitli top ve makineli tüfekten oluşan bir kuvvetti. Fransız Kuvveti: İki tümenden oluşan 30.000 mevcutlu Fransız Kolordusu. İngiliz Kuvveti: Üç tümenden oluşan 31.000 mevcutlu 8. İngiliz Kolordusu.
(SÜRECEK)