İlkbaharın ilk ayı Mart elbette. Ama, Mart’ın “kapıdan baktırıp kazmayı küreği yaktırma” gibi bir huyu var. Yani, bizim coğrafyamızda Mart, kışın devamı…
Asıl, bahar aydınlığını yayan ve gönülleri ışıtan ay Nisan…
Ama, pandemi nedeniyle Nisan da tatsız geçiyor. Üstelik çoğu günler hava kapalı ve yağışlı…Zaten pandemi sürecinde hangi ayın tadı var ki?
Bir kısmımız evden çıkamıyor. Çıkanlarımız ya da çalışmak durumunda olanlarımız için de hayat kısıtlı ve sınırlı…
Sabahattin Ali diyor ya:
Dışarda mevsim baharmış
Gezip dolaşanlar varmış
Günler su gibi akarmış
Geçmiyor günler geçmiyor
*
Her ne kadar Sabahattin Ali “içeride” yazmış olsa da, yaş nedeniyle ya da kronik hastalıktan ötürü evden dışarı çıkamayanlar için yazılmış adeta bu dizeler.
*
Nisan “bahar aydınlığı” olmanın ötesinde, çok önemli günleri, haftaları da içinde barındırıyor.
Bunlardan biri 17 Nisan; Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü…
Okuyup araştırdıkça, nasıl akıllıca, bize özgü bir eğitim sistemi olduğunu daha iyi anlıyoruz. Köyün zeki çocuklarını alıyorsunuz, her alanda eğitiyorsunuz, tekrar köye iade ediyorsunuz; hem öğretmenlik, hem de her bakımdan önderlik yapmak üzere…
Siyaset kurumu tarafından boğulmasaymış, Köy Enstitüleri ile Türkiye çok daha farklı bir noktaya gelebilirmiş.
Yazık olmuş.
*
Nisan denince en önce akla gelen ise elbette “23 Nisan”…
Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı gün.
Büyük Atatürk, milli iradeye olan sarsılmaz bağlılığının sonucu olarak, Kurtuluş Savaşı’nı da Büyük Millet Meclisi eliyle yürütmüş, Cumhuriyet’i de bu Gazi Meclis’le kurmuş.
“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.”
Kurucu değerlerin başında gelen bu ilke, bugün de en temel prensibimiz, yol göstericimiz.
*
Yüce Önder’in bu günü Türk çocuklarına bayram olarak armağan etmesi ise, O’nun olağanüstü vizyonunu gösteren muhteşem bir olay.
“Ulusal egemenlik” kavramını, yarının büyükleri olacak çocuklara emanet etmek ve onlara verdiği değeri, duyduğu güveni somut olarak göstermek, nasıl bir güzelliktir!..
Minnet duygularımızı ifade edecek sözcükler bulmakta gerçekten zorlanıyoruz.
*
17 Nisan’da Köy Enstitüleri’nin 81. kuruluş yıldönümünü buruk bir şekilde kutladık.
Dün 23 Nisan’ın 101. yılını kutlarken de, çocuklarımızın meydanları dolduran coşkularından uzak kaldığımız için aynı burukluğu yaşadık.
Köy Enstitüleri ile ilgili burukluğumuz hiç bitmeyecek, ama 23 Nisan’ı gelecek yıl daha mutlu ve coşkulu kutlama umudumuzu içimizde canlı tutuyoruz.
Kurallara uyup salgının önüne geçebilirsek…