Çok sık aralıklarla olmasa da;

Ulaşabildiğim tüm müze ve sergileri geziyorum.

Tabii fırsat oldukça.

Kitap okumadan,

Yazı yazmadan boş kalan zamanlarımdan bahsediyorum.

Sıra Antalya Müzesine gelmişti.

Önce müzeye gittim.

Her tarafını dikkatle gezdim.

Yetmedi bol fotoğraf çektim.

Sistem yanımda olmayınca çektiğim fotoğrafları Ankara’ya gelince yayımlayacağım.

Gezi sırasında güvenlik güçlerine:

Başka neresi var diye sordum.

-Abi üst kata çık.

Orada sikkeleri gör dediler.

Ben de öyle yaptım.

Alt katta gezdiklerimden duyduğum heyecandan,

Çok fazlasını yukarı katta gördüm.

Aynı heyecanla kayıtlı belge sordum.

Hemen her yerde karşılaştığım gibi:

Örütbağda var.

Kitap sevgisi olmayan herkes örütbağı işaret ediyor.

Yahu örütbağ bilgilerinin tamamını doğru olduğunu söyleyemem,

Örütbağ bilgilerinin donanımlı olduğunu söyleyemem,

Elbette en önemlisi onlar bana arşiv değil ki?

Tabi belge bulamadım.

Oradan çıkarak yakınında sayılan değerli arkadaşım ve İltem Sahhaf’ın sahibi İlhami Dilek’e vardım.

Orada bulunan değerli arkadaşım,

Antalya yazarı,

Şair dostuma sordum:

Ramazan Ekin,

-Antalya Müzesiyle ilgili bir kayıt bulabilir miyim?

Ramazan Üstat hemen bir kitap bulup getirdi.

Ama Türkçe değil.

İlhami’ye sordum:

-İlhami Antalya Müzesi ile ilgili kaynak istiyorum.

-Abi yalnız şu var diyerek,

Kültür Bakanlığı zamanında Boyut Matbaacılık tarafından basılmış,

N. Ergin Telci tarafından edite edilmiş,

20 sayfalık bir kitabı bulup getirdi.

O da Karamanlı Halk Kütüphanesinden çöpe atılmış bir kitap.

Ya da kitapçık.

Hem de tarihi bile yok.

Bu tür eserler dünyaya mal olmuştur.

Ama belli ki Türk halkına değil.

Bilen varsa,

Heveslisi varsa gelip görsün misali.

Yazık ki yazık.

08.07.2022 – Antalya