1960 yılından bu yana bir gazeteci olarak yakından izleme şansını elde ettiğim CHP’nin, başarısızlıklarının sırrını ve nedenlerini bilen siyasetçi- siyaset bilimci çok azdır.
Çünkü keşfedilmesi ve ne yapacağının tahmin edilmesi zor bir siyasi yapısı var…
Tabii hakkında,1946’dan bu yana söylenen en değişmez ve en referans cümle “CHP Atatürk’ün partisidir” oldu.
İyi de bu sözün söylenmesinden bu yana bir asırdan fazla zaman geçti.
“Sen üstüne ne koydun?” diye sorarlar adama…
“İkinci Adam” rahmetli İnönü’den sonra, işbaşına gelen parti başkanlarına bakın.
Hiç biri ama hiç biri CHP’yi iktidara taşıyacak oranda oy devşirip, seçim kazanarak iktidara gelebildi mi?
Hayır…
“Son yerel seçimler gelecek işçin işaret değil mi?” sorusu gündeme getirilebilir…
“Evet ama yetmez” diyeneler çoğunlukta.
Geçmişe bakalım…
İktidarlar, ya askeri müdahalelerle iktidardan gittiler, ya da iktidara gelecek olanların yollarını kestiler.
Demokratik zeminlerde iktidara gelenlerin tamamı ekonomik krizler yüzünden kendi kendilerini devirdiler.
CHP bunların galiba farkında değil.
Geçmişten ders çıkarma gibi çabaları yok.
Oysa….
Ekonomik krizin dorukları yaşanıyor son 10 yıldır.
Peki bu iktidar yani AKP, yani sayın Erdoğan neden koltuğundan edilemiyor?
Üstelik CHP ve yönetiminde “kazanma” arzusu tepelerde ise…
Neden?
Bana göre, “hayali kurgular”, “yapay programlar” ve “ufuk darlığı” bu partiyi bir türlü iktidara taşıyamıyor.
Taşıyamaz da…
En son genel başkan Özer de, nedense şapkadan tavşan çıkaracağını hayal ediyor.
Neden?
Yerel seçimler kazanıldı…
Oysa yerel ile genel aynı şey değil…
Tıpkı, Mansur başkan ile Ekrem Efendi aynı terazide tartılmaması gerçeği gibi…
Halk deyimi midir bilemem ama eskilerin kullandığı bir söz vardır pek uygun düşüyor şu günlerde “Kararsız Kasım’ı” oynamaya çalışan CHP’ye …
“Kasap vitrinindeki ete soğan doğranmaz…”