Tembellik insan için çok kötü bir ahlak, kronik bir hastalıktır.

Eğer bir insanın hamdolsun el- ayağı tutuyor, gözü-kulağı görüp işitiyorsa, ruhu ve bedeni sağlıklı olduğu halde bir işin ucundan tutmayan, iş görmeyi ve çalışmayı sevmeyen, çeşitli geçersiz bahaneler ileri sürerek, önüne çıkan işleri ve imkanları beğenmeyen, bir baltaya sap olmayan, çalışmak için hiçbir çaba sarfetmeyen, sıkıntıdan ve külfetten kaçan, bundan dolayı hiç kimse tarafından sevilmeyen, ailesinin yüzkarası, toplumun maskarası olan kişilere tembel insan denir.

Tembellik kainatın en şerefli varlığı olan insana hiç yakışmayan bir kötü ahlaktır. Halbuki, insanın bu dünyada mutlu, ebedi hayat olan öbür dünyada kutlu olabilmesi için çalışmaktan başka çaresi yoktur.

*

Ülkeler muasır medeniyet seviyesini ancak çalışarak kazanırlar. Büyük lider Mustafa kemal Atatürk, İstiklal mücadelesinde düşmanın topluca yurdumuzdan sökülüp atılmasında ordulara şu komutu vermiştir: “Ordular, vatan müdafaasında hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O ise vatanın tamamıdır. Bu kutsal vatan topraklarında bir tek bile düşman kalmayıncaya kadar savaşılacaktır. Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri!..” diyerek bu aziz vatan binlerce şehidin kanı ile sulanarak kurtarılmıştır.

Sonra ekonomik kalkınmada hedefi göstermiş, “Hedefimiz muasır medeniyet seviyesine ulaşmak ve hatta daha ileriye geçmektir. Ey Tük gençliği, bu hedefe çalışarak ulaşılacaktır” demek sureti ile vatan kalkınmasının toplumsal olarak mümkün olabileceğini bildirmiştir.

İzmir iktisat kongresinde bu konuları içeren bir konuşma yapılmıştır. Yüz seneye yakındır bu yüce devlet bunun mücadelesini vermektedir. Onun için durmak yok, hedefe ulaşmak için yola devam etmek şarttır. Yolumuz planlı çalışmadır. Ne diyor yüce dinimiz, iki günü eşit olan ziyandadır. Mutlaka bu gün dünden, yarın da bugünden daha ileride olacaktır. Bu, Hz. Muhammed SAV.in buyruğudur. İnsirah suresinin 7-8. ayetlerinde; “Durma bir işi bitirince hemen yeni işine başla. Allah’a yönel, ona dayan, ona güven, işe koyul” buyurulmuştur.

Yüce Allah kainatı yarattım, artık işim bitti demiyor. Bir saniyenin binde biri kadar bile boş durmuyor. Devamlı mahlukatını yaratıp yaşatıyor. Buruc suresinin 16-17. ayetlerinde “Rabbin şerefli arşın sahibidir. Dilediğini her an yapmaktadır. O daima sağdır, ebedidir, ezelidir” buyurulur.

Yüce Allah hiçbir şeye muhtaç değilken durmadan çalışırsa, aciz insan nasıl yatar, tembel olabilir?

Unutmayın, tembellik fakirliğin anasıdır. Çalışkanlık hürriyet, atalet esarettir. İnsanın kendi kendisini tutsak etmesi ne acı.

Tembel insan yaşayan ölü, çalışkan insan bulmuştur doğru yolu.

Ağustos güneşinde söğüt gölgesinde yatan, kışın soğuğunda affedin “Agop’un iti gibi titrer”. Bunlar atasözüdür. Benim sözüm değildir.

Tembele kapıyı ört demişler de, birazdan yel eser, kapıyı örter demiş. Çalışan kazanır, yatan azalır.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne demiş; “Kim kazanmazsa bir ekmek parası o kişi bu dünyada dostun yüz karası, düşmanının maskarası (oyuncağı).

*

Şunu diyenlerimiz olabilir. İş verdiler de, iş bulduk da çalışmadık mı? Doğru. İş verilmez aranır ve mutlaka bir iş bulunur. Bu aynı zamanda devletin de anayasal bir görevidir. Devlet mutlaka işsizine bir iş bulacaktır. Ancak çalışmak isteyenler de bu konuda yılmadan usanmadan iş arayacak, bulduğu işte sebat edecektir. Çalışmadan yaşam olmaz. Biz her zaman duamızda, yarabbi, insanımıza iş veren, aş veren, eş veren, sanayici ve iş adamlarımızın adedini çoğalt ki, kimse işsiz kalmasın. Çünkü fukaranın nafile yüz gün ibadet etmesinden zenginin bir kişiye işvermesi daha hayırlıdır. Hatta Bakara suresinin 261 ve ileriki ayetlerinde, bir iyilik hayır yapana ulu Allah bire 10-70-100-700 ve hatta daha ilerisini vereceğini çok açık ve net bildiriyor. Bu ne ile olur, sistemli çalışmakla olur. Allah da çalışana verir.

Demek ki yüz tane fakirden bir tane zengin daha hayırlıdır. Neden, çünkü Hayrünnas men yenfeunnas” hadisi “İnsanların en hayırlısı insanlara iyilik edenlerinizdir” buyuruyor.

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed SAV de bir dualarında;

“Yarabbi, tembellikten, miskinlikten, fakirlikten, dilendiren yoksulluktan, dilenmekten, bezdiren, iyileşmeyen hastalıktan usandıran yaşlılık, erzeli ömürden, faydasız ömürden, korkaklıktan, acizlikten, faydasız maldan, cehenneme götüren yoldan sana sığınırım. Allahım. Amin.”

Evet, çalışanı Allah da sever, kulu da. Onun için çalışalım, çalışalım, çalışalım. Tembellikten, miskinlikten, ataletten uzak olalım. Allah yar ve yardımcımız olsun. Evimiz ve yurdumuz huzur dolsun. Cumanız mübarek olsun.