İmam-ı Yusuf onun birinci talebesidir. O günün Amerikası durumunda olan abbasilerin en güçlü hükümdarı Harun Reşit’tir. Zamanın en güçlü hükümdarıdır. Onun kadısı da İmam-ı Yusuf’tur. İmam-ı Yusuf’a Harun Reşit’in özel ilgisi vardır. Zaman zaman İmam-ı Yusuf atına biner, halkın içinde caddelerde dolaşırdı. Atının özengileri, başlıkları altından, eyeri ise gümüşten yapılmış, çok şaşaalı bir gezi olur. Herkes gıpta eder, imrenirdi. İmam-ı Yusuf’a soruldu; bu hareketler birden mi, neden, cevap verdi. Aklı, fikri olan gençleri ilim sahibi olmalarını imrendirmek, onları yüksek ilmi öğrenme teşvik etmek için giydi kaftanı ibrişimden imiş bakanlar hayran olurmuş. Hatta bu şaşaa içinde kadılık yapan İmam-ı Yusuf’a vezirlerden birisi onu zor duruma düşürmek için padişah Harun Reşit’in huzurunda çok zor, bilinmesi mümkün olmayan bir soru soruyor. Onu zora sokuyor. Bilmiyorum deyince sanki altından yapılmış süslü ata binip gezmeyi biliyorsun, efendimizin huzurunda bu soruya cevap veremiyorsun deyince, vezire şu cevabı veriyor; -Ben padişah efedimden bildiklerimin karşılığını alıyorum, eğer bilmediklerimin karşılığını istersem efendimizin malı yetmez, diyor ve ekliyor; ey vezir hazretleri, Allah’ın ilmi kainatı kuşatmıştır. Mutlaka her ilmin üzerinde bir ilim, her alimin üstünde bir bilgin vardır. “Her ilmin üstünde bir ilim, her bilginin üstünde bir alim, bilgin vardır” (Yusuf, 76. ayet)
Ulu Allah meleklere “siz benim bildiğimi bilemezsiniz” diye Adem’le ilgili bir sual sorunca, melekler bilmiyoruz dediler. Biz meleklerden daha bilgili değiliz.
R.SAV. de kendisine arz, dünya ile ilgili sorulan bir suale “bilmiyorum, Cebrail’e soruyum” demiştir. Onun için bilmediğiniz bir suale bilmiyorum demek, tevazu ve büyük bir erdemdir, demiş ve Harun Reşit’in itibarını sevgi ve saygısını kazanmıştır.
Bir alimin bilmediğini, sorana bilmiyorum demesi, yalan ve felakettir. Alimin yalanı, alemin yıkımı demektir. Böylece veziri, Harun Reşit’in İmam-ı Yusuf’a orduğu soruya bilmiyorum demesi üzerine hocaya hasedi olan vezirin töhmetini böylece ilmi ile yok etmiştir. İşte bilgin ve alim ilim böyle bir şeydir.
R.SAV. de aynı meyanda kendisine sorulan sorular hakkında bilgisi yoksa, ben Allah bildirirse bilirim. Çünkü ben sizden farklıyım. Bana vahiy geliyor ve Cebrail A.S.e sorarım veya rabbimden talep ederim, demiştir. İşte buna büyüklük denir.
İtibarlı insanların zelil ve hakir duruma düşmesi en acınaklı durumdur.
Örneğin; itibarlı zenginin fakir düşmesi, alim iken cahillerin içinde kalması... bunlara acıyınız. R.SAV.in huzurunda esirler getirildi. Esirlerin içinde çok itibarlı esir olması nedeni ile zelil olmuş kimseler vardı. Bunlardan Hatemi Tai. O asrın çölde en zengin ve en cömerdi idi. Onun kızı da esirler arasında idi. Esirler arasında mırıldanıyordu. R.SAV. o kadın kimdir dedi. Kadın bunu duydu. Allah’ın resulü ben asrın cömert ve merdi olan Hatemi Tai’nin kızıyım, diye seslendi. Asil, bilgin bir kadındı. R.SAV. derhal bu esirleri hürriyetlerine kavuşturun, onları azad edin buyurdular ve zengin iken fakir, alim iken cahillerin eline düşmüş itibarlı iken itibarını kaybetmiş insanlara acıyınız, buyurmuştur.
(SÜRECEK)