AHMAKLA AKILLININ KARŞILAŞTIRILMASI VE AKLIN ÖNEMİ
Muaviye: Emevi saltanıtının ilk padişahı. Halifeliğin saltanata dönüştüğü devirin mimarıdır. Yezit melununun babasıdır. Ashabtandır. Çok zeki arabın dahilerinden biridir. Hz. Ömer zamanında önce Ürdün’i sonra Şam’a vali tayin edildi. Neticede Suriye’nin tamamına hakim oldu. Hz. Ali R.A. hazretlerinin halifeliğine biat etmedi. Sıffın savaşı sonunda Şam’da halifeliğini ilan etti. Sonra oğlu Yezit’i Yemen’e veliaht önedi ve yaptı. Hz. Hüseyin şehadeti, hani Yezit tarafından şehit ettirildi. Muaviye hakkında kısa bilgi sunulduktan sonra Muaviye Şam’a, Suriye’ye hakim oldu. İmar, inşa ve halka hameti ile halkı kendisine bağlamak Şam’da 20 sene valilikten sonra halifeliğine, krallığın, padişahlığını ilan etti. Valilerden ve diğer üst düzey burakları tayin etti.
İşte bu tayin sırasında tayin edeceği valileri sınava tabi tutar, onları konuşturur, sorular sorar, verdikleri hükümlere bakar ve özellikle akıllarını ölçerdi. Ahmak insanları ileri derecedeki görevlere vermezdi. İşte böyle valilik sınavı sırasında ahmaklıktan nefret ederdi. Ahmak iyilik yapıyorum zannı ile kötülük eder de, farkında olmaz. Bilgisiz insanlar meslekte yükselmiş bu habile güçlü ve yönetimde söz sahibi bir kabile idi.
Her hastalığın bir şifası, bir devası vardır. Ahmaklığın bir çaresi yoktur. Ahmaklıktan Allah’a sığınırız.
Nefsin ve şehvetin azgın arzularına ancak güçlü akıl ve dayanıklı sonsuz sabırla karşı konulabilir. (Hz.Ali R.A)
Nefis şeytandan daha kötüdür. Çünkü şeytan sadece telkin ve teşvik eder, elinden tutup da suç ve günah işletemez. Ama nefis bizzat suçu işleyendir.
Aklı selim, yararlı akıl, nefsani ve şeytani arzu ve isteklerin direnidir, engelidir. İnsanı bütün kötülüklerden koruyan en güçlü kuvvet ve koruyacaktır. Alimlerin tabiri ile aklı en sağlam vasıta, insan da onun kaptanıdır. Kaptanı şaşmaktan korur. Yeter ki iyi kullanılsın. Akıl kaderi mutlak hadiselerin zuhurunda insanı koruyamaz ecel gibi. Yoksa kaderi muallak denilen insanların iradesi ile ilgili olayda ise en etkin güçtür. Örneğin; 100 km hızla gitmesi gereken yolda 200-250 km hızla giden bir otomobilin kaza riski yüzde 90’dır. Bu durumda otobanın da bir faydası olmaz. Bu olay kader değildir. Kaza, muallak denir ki insanın iradesine bağlıdır. Kaderi mutlak, her çalışan zengin olamaz. Rızık meselesi kaderi mutlaktır. Aç kalmaz ama zengin olamaz. Zenginlik kaderi mutlaktır. Ama malı helalden kazanmak esastır. Mal iki yönü de kesen kılıç gibidir. Bir yüzü haramdan kazanılması ve harama harcanması, öbür yüzü ise insan haklarının gaspı ile kazanılması ve insanlar için, ahiret için harcanmaması, yani malın mali sorumluluklarıdır.
Emevi halifelerinden Hişam b. Abdal Melik M.Ö. 756-724 Mervan’ın oğlu. Bunların çoğu zalimdir. Ömer b. Abdulaziz hariçtir. Hz. Ömer’in oğlu Asım’ın oğludur, muhterem bir zattır.
Abdul Melik, ilme ve akla önem veren zeki bir kişidir. Akıllının belgesi kişinin boş heva heves ve hayallerle vazit geçirmesidir. Akıllı kişilerin akıllılık belgesi ise boş heveslerle uğraşmaz. Çünkü heva ve hevesi insanı sonu kötü olan felaketlere sürükler. Şehvet bunların başında gelir. Hırs ve tamah da öyledir. İnsanı yanlışa sürükler. Burada aklın görevi insanı felakete götüren nefsani şeytanı heva ve hevesten arzulardan insanı korumaktır. Yoksa işi şeytani akla havale edersen yolun sonu felakettir. Bu durum dünya işlerinde böyle olduğu gibi, ahiret için de böyledir. Düzgün yolun sonu cennet, dikenli yolun sonu ise cehennemdir. Aslında günah yolu, cehennem yolu, badireli zor yol ise cennet yoludur.
Kainatın efendisi, şereflisi Hz. Muhammed Mustafa efendimiz bu konuda şöyle buyururlar: Cennetin etrafı nefsin, şeytanın, şehvetin hoşuna gitmeyen manzaralarla çevrilidir. Cehennem yolu ise günah kirleri ile pislenmiş kısa ve düz yoldur. İnsanı kısa zamanda cehenneme ulaştıracak masiyetlerle çevrilidir. Aklı selim insanları bunlardan korumak için verilmiş bir yüce nimettir, buyurur.
Allahü teala hazretleri, Kur’an-ı Kerim’inde buyuruyor; “Kim rabbinin makamından saygıyla korkup nefsani ve şeytani arzulardan korursa, onun varacağı yer meskeni ancak cennettir” (Naziat Suresi, 40-41. Ayetler, Sh. 583)
“Azgın nefsin şehvetine arzularına boyun eğip geçici, sonu olmayan anlık zevklere esir olanların varacağı yer ise cehennemdir.” (Naziat Suresi, 37-38-39. Ayetler, Sh. 583)
(SÜRECEK)