Ben ağayım, ben paşayım diyenler, Kapıları kitlemişler gel hele!
Görebildiklerimiz aslında şehirlerin merkezi yerleridir. Bankalar, mağazalar, günümüzün deyimiyle alış veriş merkezleridir. Nüfus arttıkça bu türden caddeler, dünyanın en fazla nüfusuna sahip Çinlilerin şehirlerine benzedi. Çok değil bir iki adım atıp ara sokaklara girdiğinizde bir anda her şey değişiyor.
Elbette her şey göründüğü gibi değildir. Caddelerden ayrılıp ara sokaklara girdiğinizde sanki başka bir yerleşim yerine gitmiş olursunuz. Gecekondu mahalleleri, şehrin eski yerleşim yerleri farklı manzaralarla sizi karşılar. Kendi kaderine terk edilmiş evler bulunur. Sokağa atılmış çöpler, bakımsız evler arasında yaşlı insanları görürsünüz. Çocukları başka şehirlere göçmüş yaşlılar, mahalledeki küçük çocukları torunları gibi görür.
Son yıllarda bu mahallelerin nüfusu artmaya başladı. Farklı dillerde konuşan, aralarında en fazla bir yaş bulunan çocuklar yaşama tutunmaya çalışıyor. Batılı ülkelere yerleşip kısa yoldan köşeyi dönmek isteyenler aradıklarını bulamadılar. Onları göç etmenin kazançlarını anlatanlar, günü geldiğinde onların yanında olmayacaklar. Kendi ülkelerine kesinlikle dönmeyecekler. Batılı ülkelere yasal yollardan gidemeyenler, kaçakçılarla anlaşmaya çalışıyorlar. Karanlık bir gelecek onları bekliyor.
Çok değil, elli yıl öncesinde şehirlerin en gözde yerleşim yerleri, en güzel evleri kendi kaderlerine terk edilmiş. Köylerden şehirlere başlayan göç, durmamış. En yakın ilçelere, illere, büyük şehirlere yapılan göçler köyleri insansız bıraktı. Umutlar tükenmek bilmiyor. Onlar gecekondularda, hemşerilerin yaşadığı yerlerde yaşama tutunmaya çalışırlar. Hamallar aynı şehirdendir; pazarcıların, çorapçıların, inşaat amelelerinin olduğu gibi. Yaptığın işi söylüyorsun karşındaki hangi şehirden geldiğini anlıyor.
Yeni yerleşim yerlerinde aradıklarını bulamayanlar yine yollara düştü. Ülke içerisinde, fırsatını bulanlar ise yurt dışına göç etmeye başladı. Beklentiler yüksekti. Bulabildikleri her işte çalışacaklar, birikim yapıp köşeyi döneceklerdi!
Onların geride bıraktıkları yaşlılar, birer ikişer aramızdan ayrıldı. Sokaklar sessizliğe büründü. Yıllara direnmeye çalışan evler yıkılıyor. Göç edenlerin çok çok azı umutlarını gerçekleştirdi. Diğerleri de tıpkı terk ettikleri evler gibi sonu belli olan yolda yürümeye devam ediyor.