*** Alınan alınsın, gücenen gücensin, düşündüğümü dosdoğru söyleyeceğim: Son yıllarda “tembel” bir millet haline geldik! Bir avuç insan çırpınıyor, didiniyor. Deli gibi çalışan esnaf, sanayici ve iş insanları var. Aldığı ücretin hakkını verebilmek için samimiyetle beyin gücünü tüketen, terini akıtan emekçilerimiz var. Ama büyük bir çoğunluk, “çalışmadan, üretmeden iyi yaşama” peşinde.

*** Kamu kesiminin “kaynak tüketme makinası” olduğunu her vesileyle söylüyorum. Kamuda gerçekten çok çalışanlar yok mu, elbette var. Ama, 8 saatlik mesai süresince verimli çalışma süresi 2-3 saati geçmeyenler çoğunlukta. Toplumun geneline bakınca, bozuk eğitim sistemi yüzünden, asıl ihtiyaç duyulan alanlarda ara eleman yetiştirilmiyor, bolca “masa başı iş” bekleyen “az eğitimli, çok beklentili”, hatta “elinden hiçbir iş gelmeyen” gençler ortalığa salınıyor.

*** Sendikacılığımız “verimlilik” kavramından uzak, yalnızca “ücret sendikacılığı”nı biliyor…Öyle olduğu için özel sektör, mümkün olursa sendikayı kapısından içeri sokmamaya çalışıyor. Oysa Batı’da, işverenin, verimlilik açısından sorumluluk üstlensin diye özellikle sendikayı çağırdığını biliyoruz.

*** Emeklilik sistemimiz için kullanılabilecek tek bir kelime var: Kepazelik…İnsanlarımızı erkenden emekli ediyor, eline de karnını bile doyuramayacağı kadar bir aylık veriyoruz. Aktif çalışma hayatında verimli çalışmamıştı, “asgari güvence” diye erkenden emekliliğe sarıldı, şimdi, aileden varlığı veya önceden birikimi yoksa, çay parası gözünde büyüdüğü için çay bahçesine bile oturamıyor, banklarda “hava alıyor”. Batı’nın emeklisi dünya turuna çıkarken…Maalesef böyle.

*** Sormak isterim: Evinde, bağında, bahçesinde tamir-tadilat işi çıkıp da kolayca usta bulabilen var mı? Çıraklık, kalfalık, ustalık zincirini kopardık çünkü. Eleman arayan bulabiliyor mu? Beklentiler yüksek, kimse çalışarak ekmeğini kazanmayı düşünmüyor çünkü. Devlete kapağı atıp “yan gelip yatmak” varken…Ya da söylemeye dilim varmıyor, ama, “muhtaç” kategorisine girip ianelerle geçinmek varken…

*** Bu girişten sonra, asıl anlatmak istediklerimi de yarın yazmaya çalışacağım.

Editör: HABER MERKEZİ