Kamu emekçisinin maaş zamlarının belirlenmesine kısa bir süre kala milyonlarca emekçinin belirlenecek zam oranına dikkat kesildiğini anlatan Selim Bozkurt, son toplu görüşmelerde sarı sendikaların razı olduğu “buçukluk” zamlar ve yanlış ekonomi politikalarında inat edilmesi sonucu içine düşülen ağır enflasyon ortamı nedeniyle alım gücünün günden güne eridiğini, kamu emekçilerinin gelecek hayali kurmak bir yana dursun ay sonunu getiremediğini, memurun maaşında insanca yaşamalarını mümkün kılacak bir oranda artış beklediğini vurguladı.

Eğitim İş Sendikası Çorum Şube Başkanı Selim Bozkurt: “Memurun Ocak 2023 döneminde zammının enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı ile trajik biçimde yüzde 8 olarak belirlendiğini, Temmuz 2023 döneminde ise toplu sözleşme zammının yüzde 6’da kaldığını anlatan Selim Bozkurt; “Yani yüzde 8'in üzerindeki 6 aylık enflasyon oranına yeni yüzde 6'lık toplu sözleşme zammı eklenerek 6 aylık memur zammı belirlenecektir. Bu rakamlara refah payı dahil değildir. Rakamlarla ve gerçeklerle oynayarak iktidarı hoş etme enstitüsü gibi çalışan TÜİK’in Haziran ayı enflasyon açıklamasından sonra zam tutarları netleşecektir. Ancak TÜİK’in büyük rol oynadığı tüm bu domuzdan kıl koparma denkleminin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimden önce can havliyle verdiği “en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağı” vaadi hala kulaklardadır. Dolayısıyla gelinen noktada, kamu emekçisine verilen tüm sözler, o sözlerin verildiği zamanki koşulların bugün daha da kötülediği hesap edilerek, daha da iyileştirilerek yerine getirilmelidir” dedi.

Kamu emekçisinin haklarının savunucusu olan Birleşik Kamu-İş olarak taleplerini de dile getiren Selim Bozkurt açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Konfederasyonumuzun AR-GE birimi tarafından yapılan güncel araştırmalar, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 32 bin liraya dayandığını ortaya koymaktadır. Yıllardır “En az 3 çocuk yapın” demeyi marifet bilen, işsizlik oranını geri çekmeye yönelik kamusal adımlar atmayıp hanede çalışan insan sayısının düşmesine neden olan iktidar, tam da bu nedenle en düşün memur maaşını en az 30 bin lira olarak belirlemelidir. Memur maaşı, yoksulluk sınırının altında kalmamalı, “devlette itibar” lafını dillerinden eksik etmeyen yöneticiler, itibarını o kadar önemsedikleri bu devlette çalışan emekçileri derin yoksulluğun pençelerine artık itmemelidir.

Enflasyon oranı, ülkede çalışan nüfusun ücret zammından kira artış oranlarına kadar birçok hayati konunun belirleyenidir. Bu yüzden enflasyon ölçme işi TÜİK’in yaptığı gibi hayali marketlerden alınan fiyatlarla, seçim zamanı bedava dağıtılan doğalgazı seçim sonrasında emekçiye ödettiren arka kapı oyunlarıyla, hangi ürünlerin yer aldığı mahkeme kararına rağmen açıklanmayan bir garip alışveriş sepetiyle belirlenemez. Geçim derdi de, yoksulluk da bu kadar ciddiyetsiz biçimde görmezden gelinemez. Enflasyon ölçme işlemleri aylık olarak, bilimsel yöntemlerle ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde şeffaf olarak yapılmalıdır. Belirlenen bu gerçek enflasyon oranları, yine aylık olarak kamu emekçilerinin ücretine yansıtılmalı, “Halkımızı enflasyona ezdirmiyoruz” tekerlemesi bir kez olsun ete kemiğe büründürülmelidir”

Kamudaki çalışma yaşamında memur-işçi arasında gelir adaletsizliği oluştuğunu, işyeri hiyerarşisine, çalışma barışına ve akla aykırı biçimde çoğu memurun işyerindeki işçi arkadaşından daha düşük ücret alır hale geldiğini, kamudaki çalışma yaşamındaki ücret dağılımının matematiğe ihanet etmeyecek şekilde dengelenmesi gerektiğini anlatan Bozkurt, Birleşim Kamu-İş olarak acil çözüm bekleyen sorunların takipçisi olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Editör: HABER MERKEZİ