Verdiği tarifleri ve içtenliği ile ülke genelinde gönüllere taht kuran Sahrap Soysal, geçtiğimiz günlerde Çorum'u ziyaret etmişti. Soysal, bugün Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde Çorum mutfağını yazdı. İşte o yazının bir bölümü;
UNESCO tarafından Dünya kültür mirası listesine alınan, Hititlerin başkenti Hattuşaş ve Alacahöyük’e ev sahipliği yapan Çorum, aynı zamanda Anadolu tarihini saklayan bir açık hava müzesi gibi. Kızılırmak Havzası’nın verimli topraklarıyla beslenen zengin bir mutfak kültürüne sahip olan Çorum, turizm ve gastronomiden hak ettiği payı alamamış.
Aslında Çorum’un Antik dönemlerden günümüze kadar uzanan mutfak hikayelerinin ön plana çıkarılıp tanıtımının yapılmasının hem turizm hem de gastronomi açısından çok faydalı olacağına inanıyorum.
2011’de Çorum ziyaretimde, Hitit yemeklerinin deneysel mutfak uygulamasını izlerken çok etkilenmiştim.
Asuman Albayrak hocam bize neredeyse 4 bin yıl önceki Hitit ekmek çeşitliliğini pişirerek anlatmıştı. Arif Bilgin, Aylin Öney Tan, Ahmet Örs, Artun Ünsal, Nihan Aras gibi pek çok değerli tarihçi ve yemek araştırmacısının bu konuyla ilgili seminerlerini dinlemek çok keyifliydi.
Başkentleri Boğazköy’de saray ve tapınaklarda mutfak ve yemekhaneler tespit edilmiş. Evlerinde ise yemek ve ekmek pişirmek için ocak ile fırınlar bulunmuş. Çivi yazılı tabletlerdeki Hitit metinlerinin çözülmesiyle ortaya çıkan yaklaşık 180 çeşit hamur işi çeşitliliği, ekmekler ise Hititlerin unlu mamullere olan düşkünlüğünü gösteriyor.
“Ekmeği yiyeceksin su da içeceksin” sözcüğü neredeyse ilk çözümlenen Hitit tablet yazısı olmuş.
Hititçede ninda ekmek demektir. Metinlerde geçen ninda.tu, ninda.sing, ninda.lal gibi çeşitli ekmek isimleri, ince yufka ekmek, mayalı haşhaşlı ekmek, ballı ekmek, peynirli incirli ekmek, yağlı ekmek gibi isimlerle günümüz Türkçesine çevrilmiş.
Yazının devamı www.hurriyet.com.tr 'de