Öğretmenlerin yeterliliğine güvenilmesi gerektiğini ve okulların dış unsurların deney alanı olamayacağını belirten Talip Geylan, örgün eğitim sürecinde, dışarıdan unsurların okulların işlevinin bir parçası yapılması, öğretmenlere güvenmeme ve yeterliliğinin sorgulanması olduğuna dikkat çekerek, “Böylesi bir tutum da öğretmenlerimize hakarettir” dedi.
Okul ve öğrencilerin adı ve sıfatı ne olursa olsun hiçbir oluşum ve grubun, proje ve deney sahası olamayacağının altını çizen Talip Geylan, Türkiye’nin bu husustaki tedbirsizliklerin bedelini 15 Temmuz’da acı şekilde ödendiğini kaydetti.
Türk Eğitim – Sen Genel Başkanı hemşehrimiz Geylan yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: “Eğitim hayatımız ve öğrencilerimizin iyi yetişmesi amacıyla, başta STK’lar olmak üzere tüm resmi ve özel kuruluşların kaygı ve gayretleri kıymetlidir ve olması gereken bir durumdur.
Ancak, özellikle STK’ların, bu tür faaliyetlerini kendi kulvarlarında yürütmesine azami özen gösterilmelidir. Örgün eğitimde, okul ve öğretmenin rol ve işlevi, başka hiçbir unsur ve sürece devredilemez. MEB personeli olan 1 milyonu aşkın öğretmenimiz, ‘milletimizin bizlere emaneti olan evlatlarımızı çağın gerektirdiği evrensel yeterliliklere sahip, millî ve manevi değerleri benimsemiş, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetiştirme’ azim, donanım ve liyakatine haizdir. Örgün eğitim sürecinde, dışarıdan unsurları okullarımızın işlevinin bir parçası yapmak, öğretmenimize güvenmemek ve yeterliliğini sorgulamak demektir. Ki, böylesi bir tutum da öğretmenlerimize hakarettir.
Özellikle eğitimci kimliğinden yoksun, pedagojik formasyonu olmayan, çocuk ve öğrenci psikolojisinden bihaber profillerle örgün eğitim sürecine dâhil olmak, geleceğimize ihanet anlamı taşımaktadır.
Hele ki, okullarımız ve öğrencilerimiz, adı ve sıfatı ne olursa olsun hiçbir oluşum ve grubun, proje ve deney sahası olamaz! Ülkemiz bu husustaki tedbirsizliklerin bedelini 15 Temmuz’da acı şekilde ödemiştir. Milletimize benzer travmaları yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Tarihi vebali vardır.”