İtalya'da yaşayan 93 yaşındaki bu adamın gözleri niye yaşlı biliyor musunuz?
Bu adam Corona Virüsü bulaştığı için hastaneye yattı ve iyileşti.
Hastaneden çıkarken endüstriyel solunum cihazının kullanma bedelini ödemesi istendi. Ve yaşlı adam ağlamaya başladı. Doktor, fatura yüzünden ağlamamasını tavsiye etti. Yaşlı adamın söyledikleri tüm doktorları ağlattı.
-Ödemem gereken para yüzünden ağlamıyorum. Tüm bunları ödeyebilirim.
93 yıldır Tanrı'nın havasını soluyorum diye ağlıyorum ve bunun bedelini hiç ödemedim. Hastanenin solunum cihazını bir günlüğüne kullanmak için 500 euro istendi. Tanrı'ya ne kadar borcum var biliyor musunuz?
Bunun için...Tanrı'ya daha önce hiç teşekkür etmedim.
Ağrısız ve hastalıksız olarak havayı özgürce soluduğumuzda kimse yaşamı ciddiye almıyor; sadece hastaneye girdiğimizde solunum cihazını kullanarak nefes almanın bile parayla olduğunu öğreniyorsunuz.
Her gün nefes alıp, nefes verdiğimiz için Allah'a sonsuz şükürler olsun.
ÖMER HAYYAM (1048-1131)
15 Mayıs 2025 tarihinde Cadde Bostan Kültür Merkezinde Spektrum adlı bir Felsefe grubunda Ömer Hayyam’ı anlattım. Horasan’ın yıldızı, İran’ın ve Irak’ın dâhisi, Alimlerin prensi Ömer Hayyam, Selçuklu döneminin önde gelen alimlerinden biriydi.
Tüm dünyada kısaca Ömer Hayyam olarak tanınan bu keskin beyin, çadırcı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Soyadı da “Çadırcı” anlamına gelen Hayyam, belki babasının işini devralmayacak, ama neredeyse yaşadığı toprakların üzerine bir bilim çadırı kuracaktı.
Yıllar önce Halis Kurtça Kültür merkezinde verdiğim bir konferansta da Ömer Hayyam’ı anlatmıştım. Ömer Hayyam meşhur rubailerin babasıdır. Ben de şiir ve edebiyatı çok sevdiğim için Ömer Hayyam’a özenerek yaklaşık 600 dörtlük ve rubaiden oluşan bir kitap bastırmıştım.
Kitabımın ilk sayfasında Ömer Hayyam’ı şöyle tarif etmiştim.
Ömer Hayyam rubaiye can vermiş yaşıyor,
Hikmetli sözleriyle çağları aşmış taşıyor,
Bir ömürde bin yıl yaşamış gibi Hayyam,
Hayata hikmet katıp felsefeyle anlatıyor.. (Mehmet Özata)
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden,
Demek ki, günahı da işleten sensin bana,
Öyleyse nedir o cennet cehennem? (Ömer Hayyam)
Dünyayı güzellerle bezersin Tanrım,
Sonra da bakmayı men edersin Tanrım,
Yani ki, dolu bir kadehi verirsin elime,
Hem yan tut, hem de dökme dersin Tanrım! (Ömer Hayyam)
Bu dünyaya kimler geldi, kimler geçti?
Neler neler istediler? Hepsi de dünyayı bırakıp gittiler,
Ne o, sen hiç gitmeyecek gibisin?
İşte tıpkı onlar da senin gibiydiler.. (Ömer Hayyam)
Ey kör, bu gök, bu yer, bu yıldızlar boştur, boş,
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut, hoş,
Her gün yeniden kurulup dağılan bu evrende,
Bir nefestir alacağın o da, boştur boş! ( Ömer Hayyam)
Hayyam dedi ki, “Mehmet rubaiye devam et,”
Çocuğum onlar benim, hepsinde var bir hikmet,
Roman uçuk hayaldir, yaşanmamış hayattır,
Fazla söze ne hacet, dörtlüktedir muhabbet!