TC tarihinde bir ilk yaşıyoruz.
15 gün içinde ülkenin geleceğini tayin edecek kişinin kim olacağını sandığa giderek belirleyeceğiz.
TBMM seçimleri konusunda olan oldu, her şey geride kaldı.
Geriye dönük muhasebe zamanı değil, şimdi sıra ülkenin geleceğini planlama anında.
Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda…
İlk sözüm gençlere…
Diğer görüşlerim ise Millet İttifakı kurmaylarına.
15 gün sonra yapılacak ikinci tur seçimde, Erdoğan’ın yüzde 2, Bay Kemal’in ise yüzde 6 oranında oya ihtiyacı var diyelim.
Çok fark etmez.
Yüzde 1 veya yüzde 5 de olabilir.
Sinan Oğan’ın da sandıktan çıkan 5’den fazla oyu var.
Var da, acaba bu oyların ne kadarı üçüncü adayın, yani Oğan’ın?
Sayın Oğan, şu anda kaybeden adayın mirasçısı gibi görüyor kendisini.
Ve öyle davranılıyor.
Çok yanlış…
Bu oyların gerçek sahiplerini bulmak, onların gönüllerini kazanmak ve sandığa gitmeyen gençleri ise bu sefer çoğalarak sandığa gitmeleri gerektiğine inandırmak.
Oğan, yüzde 5’in neden mirasçısı değil?
Muharrem İnce’yi hatırlayalım.
Öncelikli hedefi gençler miydi?
Kuşku yok.
Peki İnce’nin “devre dışı” bırakılmasına bu gençler tepki duydular mı?
Evet.
Komployu kuran kimdi?
Büyük olasılıkla “Saray amigoları” akla yatkın deniyor.
O halde İnce’ye inanan gençler Saray’a tepki olarak Oğan’a oy vermiş olabilirler.
GENÇLER, Bir süre önce, Oğan’ın MHP’de devre dışı bırakılmasına kızıp, bu adayın seküler kimliğini düşünüp, bu kimliğe biraz “ülke sevgisi” sosu katarak Oğan’a yönelmiş olabilirler.
Yine bu yüzde beşlik parçanın bir kısmı, kurduğu ittifakın “muhtevası” yani içeriğine kızıp, CHP liderine tepki koymuş olabilirler.
“Gerçek Atatürkçülük budur” davranışını sergilemiş ve bu inanışla radikal bir karara yönelmiş olabilirler.
Hatta, Millet İttifakı ortaklarından Saadet Partisi- CHP işbirliğini içlerine sindiremeyen bir kısım gençler “tepki” oyu olarak Oğan’a meyletmiş olabilirler.
Yani yüzde 5 veya daha fazla küsur oy, ne Sinan Oğan’ın, ne de ZAFER partisine ait oy değil.
Bana göre, yüzde 5’lik oy, bir kişiye değil, içinde bulunulan mevcut tabloya, ekonomideki yaşananlara, ülkenin içinde bulunduğu dar boğaza tepki olarak verilmiş oylardır.
Bu noktadan hareketle, ne Sinan Oğan’la pazarlığa ihtiyaç vardır, ne de partisiyle…
Bırakın ucunu gitsin, gidebildiği yere…
Oğan Saray’ın kapısını çalsın.
Hatta Saray sahibince ödüllendirilsin.
Böyle bir durumda, yüzde 5 tepki oylarının artarak Kemal beye yöneleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Eğer Saray, Oğan’a kapılarını açarsa ne ala?
Mesele bitmiştir.
Sayın Tayyip Erdoğan bu zokayı yutar mı bilemem.
Şu anda…
Hem de şimdi…
Gençlere verilecek tek bir hedef var.
Hatta tek bir slogan.
Saray’cı mısınız?
Köşk’cü mü?
Saray’ın kibirlisi sayın Erdoğan’ın, 5 yıl daha yönetimde kalmasını mı istersiniz?
Yoksa…
Yoksa, “yeni baharlar” eşliğinde, gençlere umut ve gelecek vaat eden Bay Kemal tarafından Çankaya Köşkünde ağırlanmak mı?
Ülkeye yeni ufuklar açılmasını sağlamak mı?
Tercih sizin…