Yıllardır sakin ve huzurlu bir şehir olarak tanınan Çorum’un son zamanlarda olumsuz olaylar ile gündeme gelmesinin kendilerini üzdüğünü kaydeden Atak, “Şiddet olaylarının artışı, suç oranlarındaki yükseliş, yaralama veya ölümle sonuçlanan vakaların fazlalığı, işsizlik ve yoksulluğa bağlı intiharlar, uyuşturucu ile ilgili suçlardaki artış, hırsızlık olayların sayısının her geçen gün artması, hemşerilerimizin geleceğe dair ümitlerini tüketmektedir. İnsanların kendilerini güvende hissetmediği bir şehirde bir huzur ortamı ve bir mutluluk iklimi oluşturulamaz. Aileler okula gönderdikleri çocukları hakkında, işe gönderdikleri aile üyeleri hakkında, dükkânları ve işyerleri hakkında sürekli bir kaygı taşımaktadır. Bu durum sürdürülebilir gözükmemektedir” dedi.
En son yapılan bir araştırmaya göre Çorum’da özellikle 15-25 yaş gençler arasında silahlanmanın arttığı, Türkiye’nin suç oranları sıralamasında Çorum’un üçüncü olduğu, nüfusuna oranla Çorum’un en fazla suç işlenen kentler arasına girdiği haberlerini medyadan takip ettiklerini belirten Atak, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Bu asayiş olayları için elbette emniyet ve jandarma teşkilatlarımızın denetimlerini artırmasını, suçluların ve çetelerin üzerine kararlı bir şekilde gitmelerini talep ediyoruz. Ancak bu asayiş olaylarının artmasının altında toplumda yaşanan üç büyük sorunun işaretlerini görüyoruz.
Birincisi cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi yaşanmakta, insanlar ailelerinin ihtiyaçlarını karşılayamamakta, kiralarını ödeyememekte, market ve pazar alışverişlerini ihtiyaçları ölçüsünde yapamamakta, evlatlarının eğitim masraflarını karşılayamamaktadırlar. Elbette ekonomik krizin bu kadar derin yaşandığı bir dönemde suç oranları artış gösterecektir.
İkincisi adalet sistemimiz suçluya caydırıcı bir ceza vermemektedir. Bu da suçun sıradanlaşmasına, suçluların arsızlaşmasına ve suçun yayılmasına sebebiyet vermektedir. Aynı zamanda bu güvenlik teşkilatlarımızın şevklerini kırmakta ve halkın adalet mekanizmasına olan güvenini bitirmektedir. Bu durumda elbette suç oranları yükselecektir.
Üçüncüsü eğitim sistemimiz vasıfsız insan yetiştiren, din ve ahlakı bilgi olarak veren ama davranış hâline getiremeyen bir görüntü arz etmektedir. Lise ve üniversite mezunu olup da iş bulamayan, hayata tutunamayan, bundan dolayı kendini ailesine ve topluma faydalı hissedemeyen gençlerin sayısı ne yazık ki her geçen gün artmaktadır. Din ve ahlâkın anlatılarak değil yaşanarak gelecek nesillere öğretebileceğinin hâlâ farkına varamayanlar, dinî derslerin saatlerini artırarak bu problemi çözemeyecektir. Böyle bir eğitim sistemi tabi olarak suç oranlarının yükselmesine sebep olacaktır diye sözlerine ekledi.”