Çorum Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erol Afacan, uygulanan ilaç politikasının Türkiye’nin ve dünyanın ekonomik gerçekliğinden koptuğunu belirterek, “Eğer bugün sessiz kalırsak, hastalarımız ilaçlarına ulaşamayacak, eczanelerimiz birer birer kapanacak, halk sağlığı telafisi zor bir krize sürüklenecektir” dedi. 
Çorum Eczası Odası tarafından eczacıların yaşadığı sorunlara çözüm bulunması amacıyla Oda binası önünde bir basın açıklaması düzenlendi. 
Hazırlanan basın açıklamasını okuyan Oda Yönetim Kurulu Başkanı Erol Afacan, eczacıların pandemi sürecinde ve depremler esnasında yalnızca ilaç temin eden meslek mensupları olmadıklarını kaydederek, birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olarak sağlık sisteminin temel direklerinden biri olduklarını da kanıtladıklarını bildirdi. 
“ECZACILAR HALK SAĞLIĞININ TEMEL TAŞI”
Birinci basamak sağlık hizmetinin önemli kamu kurumlarından biri ve sağlık sisteminin vazgeçilmez parçası olduklarını ifade eden Afacan, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Ancak mevcut ekonomik koşullar ve artan maliyetler karşısında eczanelerimizi koruyan, onları ayakta tutan gerçekçi önlemler kamu tarafından hâlâ alınmamıştır. Defalarca dile getirmemize, taleplerimizi ısrarla ifade etmemize rağmen eczanelerdeki kan kaybı görmezden gelinmiştir.
2024 yılı hem hastalarımız hem de bizler için çok zor geçmiş, 30 bini aşkın eczanemiz, sunduğu ilaç ve eczacılık hizmetlerini sırtındaki mali yüklerle boğuşarak sürdürebilmiştir.
Ancak daha da kötüsü, sesimiz duyulmazsa ve gerekli önlemler alınmazsa 2025 yılı, sağlık kapılarının birer birer kapanmaya başladığı bir yıl olarak anılacaktır.”
“İLAÇ FİYAT KARARNAMESİ ARTIK GÜNCELLENSİN”
“2004 yılından bu yana yürürlükte olan İlaç Fiyat Kararnamesi, geçen 21 yıl içinde değişen dünya ve Türkiye şartlarına uzun süredir cevap verememekte artık ömrünü tamamlamış, defalarca dile getirdiğimiz ilaçta yeni bir geri ödeme sistemine geçiş elzem olmuştur.
Bugün, güncel döviz kuru ile belirlenen sabit kur arasındaki fark enflasyonist ortamda giderek açılmakta, bu durum ilaç firmalarının üretim maliyetlerini karşılayamamasına sebep olmaktadır.
Sonuç olarak, ilaç firmaları birçok ilacı piyasadan çekmek zorunda kalmakta, yabancı ilaç firmaları ilaçlarını ülkemize sınırlı sayıda getirmekte, yeni nesil her 100 ilaçtan yalnızca 9’u ve çok kısıtlı miktarda ülkemize gelmekte 91'i ise gelmemektedir. Ve bu tablo Türkiye’nin mevcut sağlık sistemi açısından düşündürücü olmalıdır.
Özellikle son dönemlerde kardiyolojik hastalıklar, tüp bebek tedavisi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, kanser ve bazı kronik hastalık ilaçları gibi hayati öneme sahip ilaçlar, eczanelerimize ulaştırılamaz hale gelmiştir.
Eczanelerimiz ise artan kira, personel ve enerji maliyetleri ile boğuşurken, ilaç zamlarıyla paralel bir şekilde eczacı kâr baremlerinde ve kâr oranlarında hiçbir iyileştirme yapılmamaktadır. Bu yüzden her ilaç zammında eczaneler zarar etmekte, kredi kullanarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Ancak krediye erişimin de giderek zorlaştığı bu süreçte, önlem alınmazsa her iki eczaneden biri kapanma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.”

978B1Aaf 93E9 47Be B210 C6D92B36612D
“MUAYENE ÜCRETLERİNE YAPILAN 
% 542'YE VARAN ZAM KABUL EDİLEMEZ”
Sağlık hizmeti alma hakkı anayasal bir haktır ve ücretsiz olmalıdır. Devlet, vatandaşın sağlık hizmetine erişimini kolaylaştırmalı, finansal yükü artırmamalıdır. Üstelik, muayene ücretlerinin tahsilatı hiçbir ilgisi olmamasına rağmen eczanelere yaptırılmakta ve bu durum vatandaşlarımızla meslektaşlarımızı karşı karşıya getirmektedir.
Eczacılar olarak artık SGK adına muayene ücreti tahsil etmek istemiyor bu ücretin kaldırılmasını talep ediyoruz.”
“ECZACILIK, 1. BASAMAK SAĞLIK HİZMETİ OLARAK TANINMALI”
Eczanelerimiz, Sağlık Bakanlığı tarafından birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olarak tanımlanmış, ancak yetkilendirilmemiştir.
Oysa Avrupa’da ve Amerika’da eczaneler, 1. basamak sağlık hizmet sunucusu yetkileriyle donatılmış, aşı uygulamaları, aşı reçeteleme, minör rahatsızlıkların tedavisi, kronik hastalık takibi gibi birçok 1. basamak yetkisi almış, bu yetkiler meslek hakkına dönüştürülmüştür. 2. ve 3. basamak sağlık hizmet sunucu olan hastanelere sevksiz müracaatlar azaltılmış, bu sayede devletlerin sağlık hizmetinde büyük bir yükü hafif etmiştir.
Ülkemizde de eczanelerin birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olarak yetkileri ve sorumlulukları net bir şekilde tanımlanmalı ve sağlık sisteminde eczacılardan tam anlamıyla faydalanılmalıdır.
SAĞLIK KAPINIZ AÇIK KALSIN
Bugün gelinen noktada; yaşanan bu sorunları “defalarca” yetkililere ilettik. Ancak ne hastalarımız ne de meslektaşlarımız adına kalıcı ve gerçekçi bir çözüme ulaşılmış değildir.
Bu nedenle buradan tüm meslektaşlarımızla ile birlikte haykırıyoruz! Eczanelerimiz bu koşullarda ayakta kalamaz! Acil önlemler alınmazsa, eczane iflasları an meselesidir.”
“ACİL TALEPLERİMİZ”
İlaç fiyat kararnamesi, öncelikle günün ekonomik koşullarına uygun olarak ve enflasyon oranlarına göre güncellenmelidir 
Eczanelerimizin ilaç ve sağlık hizmetlerini sürdürebilmesi için “ekonomik koşullara uygun” bir protokolün ivedilikle hayata geçirilmesidir.
Tekrar ve altını çizerek söylüyoruz ki; uygulanan ilaç politikası Türkiye’nin ve dünyanın ekonomik gerçekliğinden kopmuştur.
Biz eğer bugün sessiz kalırsak, hastalarımız ilaçlarına ulaşamayacak, eczanelerimiz birer birer kapanacak, halk sağlığı telafisi zor bir krize sürüklenecektir. 
Biz eczacılar, halkımızın sağlık kapısını açık tutmak için buradayız ve mücadelemize devam edeceğiz. 
Haklı taleplerimiz karşılanana kadar sesimiz karşılık bulana kadar Türk Eczacıları Birliği’nin Eylem Planı doğrultusunda hareket etmeye devam edeceğiz.” 

Editör: Haber Merkezi