Eğitim-İş Çorum Şube Başkanı Tuba Demirel, eğitimde şiddetin münferit değil, sistematik bir çöküşün eseri olduğunu belirterek, “artık yeter!” dedi.
Eğitim-İş Çorum Şubesi, Çorum’da bir öğretmenin okulda ders esnasında öğrencilerinin gözü önünde çirkin bir saldırıya maruz kalmasını protesto ederek konuyla ilgili olarak Necmettin Erbakan İmam Hatip Ortaokulu önünde basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına; CHP İl Başkanı Av. Dinçer Solmaz, CHP İl ve Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri, sendika üyeleri ve öğretmenler destek verdi.
Basın açıklaması sırasında “öğretmene dokunma, geleceği karartma”, “bakanlık uyuma, öğretmenine sahip çık”, “susma haykır, şiddete hayır”, “öğretmen yalvarmaz, boyun eğmez” şeklinde sloganlar atıldı.
Sendika adına basın açıklaması yapan Şube Başkanı Tuba Demirel, “Bir devlet dairesine, bir adliyeye veya bir karakola elini kolunu sallayarak girip kamu görevlisine hakaret edemeyenler, bu cesareti okullarda nereden bulmaktadır? Bu cesaret, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenini sahipsiz bırakmasından, arkasında durmamasından kaynaklanmaktadır” şeklinde konuştu.
Demirel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün burada, sadece bir meslektaşımıza yapılan çirkin bir saldırıyı kınamak için değil; eğitimcileri savunmasız, okulları ise güvensiz bırakan, eğitimi içten içe çürüten köhnemiş zihniyete hep bir ağızdan "DUR" demek için toplandık.
Son dönemlerde öğretmene yönelik saldırılar, artık tahammül sınırlarımızı aşan bir tabloyu gözler önüne sermiştir. Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü, Necmettin Erbakan İmam Hatip Ortaokulu’nda görev yapan üyemiz, okul bahçesinde beden eğitimi dersini işlediği esnada, öğrencilerinin gözü önünde bir velinin sözlü saldırısına, ağır hakaretlerine ve tehditlerine maruz kalmıştır.
Bu saldırıdan maalesef öğrencilerimiz de nasibini almıştır. Kutsal sayılan sınıf ve ders mahremiyeti ayaklar altına alınmış, bir kamu görevlisinin onuru ve öğrencilerimizin eğitim hakkı gasp edilmiştir.
Bu saldırı, yalnızca "şehir eşkıyası" bir velinin eseri değildir!
Biliyoruz ki bu olay ne ilktir ne de son olacaktır. Bu tablo; yıllardır sürdürülen "öğretmeni itibarsızlaştırma" politikalarının acı bir sonucudur. Sınıfta hedef haline gelen öğretmen, sıradanlaşan şiddet ve yerle bir edilen saygı ortamı, münferit bir veli öfkesinden ibaret değildir.
Suçlu bellidir:
- Okullarımızı "yol geçen hanına" çeviren, kapıda güvenlik görevlisi istihdam etmeyi "maliyet" gören anlayış suçludur!
- Öğretmeni "şamar oğlanına", veliyi ise "her zaman haklı müşteriye" dönüştüren eğitim sistemi suçludur!
- CİMER'i öğretmeni asılsız ihbarların hedefi haline getiren, veliye; öğretmeni parmağında oynatabileceği hissini veren yönetim anlayışı suçludur!
- Öğretmeni ekonomik olarak zorlayan, güvencesiz çalıştıran ve mesleki itibarını zayıflatan politikalar suçludur!
Soruyoruz:
Bir devlet dairesine, bir adliyeye veya bir karakola elini kolunu sallayarak girip kamu görevlisine hakaret edemeyenler, bu cesareti okullarda nereden bulmaktadır? Bu cesaret, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenini sahipsiz bırakmasından, arkasında durmamasından kaynaklanmaktadır.
EĞİTİM SİSTEMİ ÇÜRÜTÜLÜYOR!
Tehlike sadece fiziki şiddetle sınırlı değildir. Yıllardır uygulanan protokoller aracılığıyla eğitimle hiçbir ilgisi olmayan kişi ve yapıların okullara sokulması; pedagojik yetkinliği olmayan aktörlerin okul ortamlarına müdahil edilmesi, sınıf düzenini ve öğretmen otoritesini sistematik biçimde erozyona uğratmaktadır.
Bir öğretmenin sınıfta öğrencisine ders anlatırken "Acaba kapıdan kim girip bana saldıracak?" endişesi taşıdığı bir ülkede, ne eğitimden ne de aydınlık bir gelecekten bahsedilebilir.
EĞİTİM EMEKÇİLERİ OLARAK TALEPLERİMİZ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ NETTİR:
- Tüm okullara ivedilikle, bütçe bahanesi üretilmeden "Güvenlik Görevlisi" sağlanmalıdır.
- Tüm Okulların fiziki ihtiyaçları ve altyapı problemleri giderilmelidir.
- Öğretmenlik Meslek Kanunu, içi boş vaatlerle değil; eğitimciye şiddete "tutuklu yargılama" ve caydırıcı "ağır hapis cezası" getiren maddelerle derhal revize edilmelidir.
- Bakanlık, personelini velinin insafına terk etme politikasından vazgeçmeli, öğretmenin itibarını iade etmelidir.
- Okullara eğitimle ilgisi olmayan yapıların müdahalesi ve pedagojik formasyonu olmayan kişilerle yapılan protokoller tamamen bitirilmelidir.
Son sözümüz şudur:
Necmettin Erbakan İmam Hatip Ortaokulu’ndaki meslektaşımız asla yalnız değildir.
Saldırganın en ağır cezayı alması için bugün savcılık başvurumuzu yaptık. Eğitim-iş olarak sendika avukatlarımızla sürecin bizzat tarafıyız ve sonuna kadar takipçisi olacağız.
Bu ülkenin geleceğini yetiştiren biz öğretmenler, yıllardır görmezden gelinen sorunların yükünü daha fazla taşımayacağız. Eğitimciye kalkan el kırılmadıkça, bu ülkenin geleceği karanlıktır.
Susmayacağız, sinmeyeceğiz, itibarımızı çiğnetmeyeceğiz!”

6204E4D6 244F 4B4C B1D8 Ca683C652Ba8

Muhabir: Haber Merkezi