Mehmet YOLYAPAR
*** ÇORUM HABER, Çorum’u sevenlerin gazetesidir. Mesleğinde 55 yılı geride bırakmış bir Çorum evlâdı olarak ben de, katıksız bir “Çorum Milliyetçisi”yim. Çorum’un yararı, Çorumlu’nun çıkarı için çırpınıp duran bir insanım.
*** Demiryolu, Çorumlu’nun asırlık özlemi olduğu gibi, benim de üç çeyrek yüzyıllık hayalim, düşüm. Nitekim, geçen yıl “Delice-Çorum Hızlı Tren İhalesi” gündemimize düştüğünde, “şeffaf ihale” taleplerini de gözardı ederek, “Bu ihale yapılmalıdır” diye manşet atan benim.
*** İhaleyi alan firma, gerçekten beklediğimizin çok ötesinde büyük bir ciddiyetle ve hızla inşaatı sürdürüyor. Bundan duyduğum mutluluğu anlatamam.
*** Ama, demiryolu hattında kullanılacak taşların temin edilmesi için Karakaya köyünde açılacak taş ocağı konusu, giderek krize dönüşme eğiliminde. Vahşi kapitalizm gibi vahşi madencilik de, bu ülkenin en önemli sorunu maalesef.
*** Kamu kaynaklarından bana verilen bilgi, Karakaya’daki malzemenin yakın çevrede olmadığı yönündeydi. Köylüler ve Ankara’dan gelen -teknik bilgi sahibi- savunucular ise, aksini iddia ediyorlar. “Çok yakınlarda, köye zarar vermeyecek başka malzeme alanları var, niye bu tepede ısrar ediliyor?” diyorlar.
*** Ben şahsen, Hızlı Tren gibi çok önemli, tarihi bir yatırım için, -zorunlu ise- doğadan da bir miktar fedakârlık edilebileceği düşüncesindeyim. Ama, köye, doğasına zarar vermeden aynı malzemeyi temin etmek mümkünse, gerçekten bu inat niye?
*** Köşe yazarımız Mustafa Aydınlı da, bugünkü yazısında bu konuyu işlemiş. Okumanızı öneririm.
*** Özetle, Çorum kamuoyu da, ben de bu konuda tatmin edici bir açıklama bekliyoruz. İkna edilmek, hepimizin en doğal hakkımız. Tekrarlıyorum; doğayı katletmeden, insanları mutsuz etmeden sorunu çözmek mümkünse, niye bu ısrar?
*** Geçen yıl attığımız manşetler, Hızlı Tren için nice fedakârlıklara katlanmaya hazır olduğumuzun da açık kanıtıdır sanırım. Hatırlatmak isterim.







