8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir açıklama yapan Tülay Türkeri, kadınların temel hak ve özgürlükler mücadelesinin tarihinin, bir insan hakları mücadelesi tarihi olduğuna dikkati çekti.
Türkeri, “Ülkemizde yaşanan durmak bilmeyen kadına şiddet salgınına karşı bir an önce önlemler alınmalı, İstanbul Sözleşmesi tekrar hayata geçirilmeli, yalnızca kadına değil şiddetin her türlüsüne karşı toplumun her kesimi birlikte mücadele etmelidir. Yasalar insanları korumaz, uygulamalar korur” ifadesini kullandı.
Tülay Türkeri’nin 8 Mart açıklaması şu şekilde:
“Kadınların temel hak ve özgürlükler mücadelesinin tarihi, bir insan hakları mücadelesi tarihidir. ‘Kadın hakları savunusu’ olarak ortaya çıkan bu mücadele, daha sonraki yüzyıllarda cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılması mücadelesine dönüşmüştür. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etmiştir.
Uluslararası insan hakları sözleşmelerinin tamamı, hak ve özgürlüklerin kullanılmasında cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. 1979 tarihli BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nde kadınların, kadın-erkek eşitliğine dayalı olarak medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve/ya kültürel hak ve özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran ya da bunu amaçlayan ve cinsiyete dayalı yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlamanın yasaklandığı ifade edilmektedir.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük deprem felaketi neticesinde; 11 ilimizde büyük can ve mal kayıpları meydana gelmiştir. Depremlerin 13,5 milyon kişinin yaşadığı bölgeyi etkilediği belirtilmektedir. Depremler gibi afetlerin yıkıcı sonuçları kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar gibi toplumun farklı kesimlerini orantısız biçimde etkilemektedir. Dolayısıyla, afet yönetiminin tüm süreçlerinde kadın ve kız çocukları gibi dezavantajlı grupların ihtiyaçlarının gözetilmesine gereksinim duyulmaktadır.
Ülkemizde yaşanan durmak bilmeyen kadına şiddet salgınına karşı bir an önce önlemler alınmalı, İstanbul Sözleşmesi tekrar hayata geçirilmeli, yalnızca kadına değil şiddetin her türlüsüne karşı toplumun her kesimi birlikte mücadele etmelidir. Yasalar insanları korumaz, uygulamalar korur.
Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle de kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın son bulduğu; her bireyin haklardan eşit olarak yararlandığı bir dünya temenni ediyoruz.”