1 Mayıs Emek ve Demokrasi Günü Çorum’da Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) İl Temsilciliği, Birleşik Emekliler Sendikası Çorum Şubesi ve Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) İl Temsilciliği tarafından ayrı şekilde kutlandı.
1 Mayıs için DİSK, TÜRK-İŞ ve KESK tarafından oluşturulan 1 Mayıs Tertip Komitesi’ne alınmadıkları gerekçesi ile ayrı bir kutlama düzenleyen Birleşik Kamu-İş, BASK ve Birleşik Emekliler Sendikası tarafından Kadeş Barış Meydanı’nda ikinci bir kutlama programı yapıldı.
Birleşik Kamu-İş, BASK ve Birleşik Emekliler Sendikası üyeleri saat 11.30’da Devlet Tiyatro Salonu önünde toplanarak Gazi Caddesi üzerinden Kadeş Barış Meydanı’na afiş ve sloganlarla yürüdüler.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, Zafer Partisi İl Başkanı Bedii Onan ve Sosyalist Cumhuriyet Partisi (SCP) üyelerinin de bir bölümüne katıldığı kutlama meydanda saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Daha sonra kürsüye gelen Tertip Komitesi üyeleri meydandakileri selamlayarak 1 Mayıs İşçi Bayramları’nı kutladı. Konuşmalarla devam eden programda emekçilerin, barış, demokrasi, adalet ve bağımsız demokratik Türkiye gibi talepleri dile getirildi.
İbrahim Sarıca’nın bağlama ve solistliğini yaptığı, gitarda Tansu Sol, davulda Sercan Koca, klayvede Fatih Özgen ve yan flütte Erden Penez’den oluşan müzik grubunun şarkı ve 1 Mayıs marşları eşliğinde coşan emekçiler davul zurna eşliğinde hep birlikte halaya durarak bayramlarını kutladı. Emekçilerin sorunlarının dile getirildiği halayların çekildiği ayrıca çocuklar ve büyükler tarafından “Adalet” için balon da uçuruldu.
“EMEKLİ SADAKA DEĞİL
HAKKI OLANI İSTİYOR”
Kutlamada ilk olarak Birleşik Emekliler Sendikası adına Ayşen Candaş Yılmaz kürsüye geldi. 1 Mayıs’ın emekçinin, alın terinin, hakkını arayanın günü olduğunu söyleyen Yılmaz: “Bizler, bu ülkenin yıllarını alın teriyle yoğurmuş emeklileriyiz. Fabrikalarda, okullarda, tarlalarda, ofislerde ömrümüzü verdik.Şimdi hayatın bu sonbaharında, baharı özlüyoruz: huzurlu bir yaşamı, insanca bir maaşı, torunlarımızla kahkalalarla geçen günleri özlüyoruz. Ama ne yazık ki emekli maaşımızla değil tatil, bazen pazardaki limonu bile lüks sayıyoruz” dedi.
Emeklinin banka promosyonu kovalar hale geldiğini ancak susarlarsa unutulacaklarını bildiklerini de söyleyen Ayşen Candaş Yılmaz: “Emekli olmak köşeye çekilmek değil, hayatın içinde onurlu bir şekilde var olabilmektir. Bizler sadaka değil hakkımız olanı istiyoruz! Alın terimizin karşılığını talep ediyoruz” diye konuştu.
“HAKSIZ DÜZENE KARŞI
HAKLARIMIZI ARIYORUZ”
BASK Genel Merkez Denetleme Kurulu Üyesi AES Genel Sekreteri Nihat Örs de yaptığı konuşmada alın terinin sömürülmesine nefes aldıkları müddetçe karşı durmaya devam edeceklerini ve kendilerine dayatılan haksız düzene karşı haklarını aramak, kendilerine giydirilmek istenen yoksulluk elbisesini yırtmak için meydanlarda olduklarını vurguladı.
“Gazi Mustafa Kemal’in bizlere emaneti vatan topraklarında insanca, özgürce yaşayabilmek için, önüne çıkarılan engelleri aşmakta bir gram tereddüt etmeyen emekçi arkadaşlarımız hoş geldiniz” diyen Nihat Örs sözlerini şöyle tamamladı: “Biz bacası tüten ocakların umut kapısıyız. Biz onurlu yaşamanın, hak ederek kazanmanın, hakkını yedirmeden mücadele etmenin temsilcisiyiz. Biz gelecekten umudunu yitirmiş olanların gür sesiyiz. Biz emeğin hayat bulan nefesiyiz. Bu vesile ile 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlarken daha güzel yarınlara ulaşacağımıza olan inancımızı sürdürüyoruz”
Kürsüye son olarak ise Birleşik Kamu İş İl Temsilcisi, Eğitim-İş Şube Başkanı Tuba Üreyen geldi.
“BOZUK OLAN DÜZENE
TESLİM OLMAYACAĞIZ”
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün sadece bir takvim günü olmadığını, alın terinin, direnişin, emeğin ve onurun destanlaştığı bir gün olduğunu, ayrıca birliğin, mücadelenin, dayanışmanın ve eşit bir gelecek hayalinin yükseldiği gün olduğunu anlatan Tuba Üreyen; “Bugün, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’nin dört bir köşesinde de yoksulluğa, adaletsizliğe, sömürüye ve baskıya karşı sesimizi yükselttiğimiz gündür. Bu ülkenin işçileri, memurları, emeklileri, çiftçileri, öğretmenleri, sağlıkçıları, gençleri ve kadınları olarak artık yeter diyoruz! Artık yeter, çünkü emeğimiz değersizleştiriliyor, alın terimiz hiçe sayılıyor! Artık yeter, çünkü biz üretirken birileri saltanat sürüyor! Artık yeter, çünkü geçinemiyoruz, barınamıyoruz, yaşayamıyoruz” dedi.
Mevcut düzenin toplumun tüm kesimlerine açlık ve yoksulluğu dayattığını, insanların pazarda filelerini dolduramaz, çiftçinin üretim yapamaz, gençlerin ise iş bulamaz hale geldiğini anlatan Üreyen bu düzene teslim olmayacaklarını açıkladı.
Hak aramanın suç olmadığını, sendikal haklara yönelik saldırılar ile emekçilerin örgütlü mücadelesini bastırma çabalarının devam ettiğini ve bunların sistematik hale geldiğini söyleyen Tuba Üreyen “Ama ne yaparlarsa yapsınlar; biz diz çökmeyeceğiz, susmayacağız! Çünkü biz, emeğin hakkını, özgürlüğün onurunu savunuyoruz. Bizim mücadelemiz bir maaş meselesi değil sadece. Biz çocuklarımızın geleceği için, gençlerin umudu için, kadınların eşitliği için, bu ülkenin onurlu bir yurttaşlık temelinde yönetilmesi için mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Kendilerine dayatılan bu karanlık düzene boyun eğmeyeceklerini ve mücadeleye devam edeceklerini de bildiren Üreyen taleplerini bir kez daha dile getirdi.