Filistinlilerin 7 Ekim 2023’te şanlı bir direniş başlattığını kaydeden Güher, “Yıllarca uğramış oldukları sistematik zulme başkaldıran Filistinli kardeşlerimizin direnişine karşı siyonist rejim ise yine eli silah tutmayan masum sivilleri bombalayarak karşılık verdi. Sonrasında artık herkesin malumu olan büyük bir katliamı izler olduk” dedi.
Gelinen noktada siyonist rejimin başlattığı bu katliamı tüm dünyanın tarih boyunca olmadığı kadar sessiz şekilde, hiçbir şey yapmadan izlediğini belirten Güher, “Başta ülkemiz olmak üzere, İslam alemi ve hatta tüm insanlık; siyonistlerin Gazze’ye uyguladığı soykırıma karşı hiçbir şey olmamışçasına duyarsız bir tavır sergilemektedir. 7 Ekim Aksa Tufanı ile başlayan mücadelede Siyonist rejim; sadece sivilleri vurarak bir haysiyetsizlik hikayesi yazarken ülkemizin, İslam aleminin ve hatta tüm insanlığın bu hareketsizliğinden, sessizliğinden de her geçen gün daha cesaret almaktadır. Öncelikle Gazze’de şehit düşmüş tüm kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Bizler biliyor ve iman ediyoruz ki onlar vatan topraklarını, kutsal toprakları son nefesine kadar savunan şerefli müslümanlardır. Bu sebeple de onların mekanları cennettir inşallah” dedi.
Filistin’de bir trajedi yaşanırken İslam alemi ve hatta tüm dünyanın büyük bir sessizlik içerisinde olduğunu kaydeden Seyit Ahmet Güher, “İnsanlık ölü taklidi yaparken ülkemizde de ilginç şeyler oluyor. Hükümetimiz 7 Ekim’den bugüne gelene kadar önce hiçbir tavır almamış olup, gelen tepki ve vahşetin büyüklüğü karşısında belirli bir süre sonra yapıyormuş gibi yaparak bazı adımlar attı. Elbette başta cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm yetkililerimiz şiddetli bir kınama yarışına da girdiler. Ancak bu kınama mesajlarının şiddetinden etkilenmeyen İsrail, hareketsizliğimizden cesaret alarak daha da büyük vahşetlere imza atmaya başladı; bu vahşetler kesmemiş olacak ki Gazze ile yetinmeyip sonra da Lübnan’daki masum sivilleri hedef almaya başladı. Yapıyormuş gibi yapılan adımlar ise herkesin malumu olduğu üzere; büyükelçimizin istikşafi görüşmeler yapmak üzere geçici olarak Ankara’ya çağrılması ve sözde ticaretin kesilmesi oldu. Ancak ticaretin kesilmesi kararının alındığı Nisan ayından bugüne ülke limanlarımızdan kalkan her tür siyonist gemi; Tel Aviv ve Hayfa Limanlarına yük taşımaya devam etti. Gelinen noktada görülüyor ki iktidar İsrail’le kirli ticaretini utanmadan ve sıkılmadan ‘Filistin’le ticaret’ adı altında devam ettiriyor, Socar ve Botaş üzerinden doğalgaz ve yakıt sevkiyatları hız kesmeden devam ediyor.
AK Parti grup başkan vekili Özlem Zengin’in itirafıyla hükümetimiz giden her varilden para kazanıyor. Geçtiğimiz günlerde ülkemiz limanlarına demirlemiş siyonist firmalarının gemileri; Milli Görüşçü cesur AGD’li kardeşlerimiz tarafından basılınca iktidarın maskesi de iyice düşmüş oldu. Takke düşüp kel göründükten sonra artan protestolara karşı ise hükümet artık yeni bir senaryo uygulamaya başladı. Bizler biliyoruz ki iktidar ülkemizdeki samimi müslümanları dikkate almayıp ticaretine devam ediyor. Bırakın vanaları kapatmayı, daha da açarak İsrail’i daha da fazla besliyor. Ve bu kirli ticareti sözde Filistin’le yapıyoruz diye bir de kılıf uyduruyor. Bizler ise Saadet Partisi olarak ilk günden itibaren ‘ticareti kesin, soykırıma ortak olmayın’ dedik. ‘Bizim devletimizin alnında, tarihimizin hiçbir noktasında kara leke yoktur’ dedik. Mitingler düzenledik. ‘Vicdanın sesini duy, Hareket Geç’ çağrısı ile tüm Türkiye’de basın açıklamaları düzenledik. Hukuki işler başkanlığımızın koordinasyonu ile yine tüm Türkiye’de suç duyurularında bulunduk. Meclisi hareket geçirdik. Her basın toplantımızda, her grup toplantımızda, her genel kurul konuşmamızda her yerde İsrail ile ticaret konusuna değindik. Yetmedi, karşısından parmak sallanırken, Hasan Bitmez vekilimizi, kürsüde şehit verdik. Şunu net bir şekilde gördük: AK Parti’ye oy veren seçmenlerin hemen hemen hepsinin karşı çıkmasına rağmen, iktidar İsrail’le ticaretten vazgeçmiyor. Gazze’ye insani yardım taşıyacak ‘vicdan gemisini’ göndermiyor, İsrail’e silah taşıyan gemilere limanlarımızda ev sahipliği yapıyor ve artık en son olarak siyonist İsrail’le ticaretine itiraz edeni tutukluyor. Halbuki bizim tarihimizde, limanlarımızdan gemiler, Endülüs’e mazlumları korumak için giderdi, halbuki bizim limanlarımızdan gemiler Endonezya’ya, Açe’ye, Afrika’ya ve dünyanın dört bir yanına umut olmak için giderdi. Bizim gemilerimiz, asla ve asla vahşete, zulme ve zalime destek olmak için gitmezdi. Ama şimdi bizler bu vebale bizi ortak etmeyin dedikçe hükümet, gemilere izin veriyor, ticarete devam ediyor. Unutulmamalıdır ki iktidarın bu ticareti de vicdanlara karşı yapmış oldukları bu tutuklamaları da tarih affetmeyecek, tarih affetmediği gibi gelecek nesillerde affetmeyecek. Bizler Filistin’deki çocukları katleden tankların, yakıtlarını gönderenlere, gönderenlere itiraz edenleri tutuklayanlara karşı sus pus olanlara karşı olduğumuzu göstermek için buradayız ve buradan diyoruz ki kirli ticaret son bulmadan hükümetin İsrail karşısında durduğuna asla inanmıyoruz. Vanaları kapatmazsanız yarın daha büyük eylemler yapacağımızı ilan ediyoruz. Ticareti kesmezseniz başka yerlerde karşınıza çıkacağımızı ilan ediyoruz. Gençlerimizi tutuklayarak sesimizi kısamayacağınızı ilan ediyoruz” şeklinde kaydetti.