İNFAK: Dini, ahlaki ve insani bir terim olarak, ulu Allah’ın rızasını yani hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kişinin kendi kazancı ve imkanlarından ayni ve nakdi mal ve para olarak ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmaya dinimizde İnfak denmektedir.

İnfak sahibi olan insanlar herkes tarafından sevilen, sayılan insanlardır. İman ve inanç sahibi müminler ise yüce Allah’ın sevgili kullarıdırlar. Bu bakımdan istikak nafaka da infakın bir bölümüdür. Bakmakla yükümlü olduğumuz yakınlarımıza iaşe ve ibadetleri için yapılan zorunlu harcamalardır.

İnfak, genel anlamda bölüşüm, paylaşım, yardımlaşma kültürüdür. Muasır medeniyet seviyesine ulaşmış milletlerde bu görevi devletler yapmakta, bunu da halkın vergileri ile karşılamaktadır. Ama gerçek yardımlaşmada zorlama yoktur. İnsani duygularla sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan yardımlardır.

Kur’an-ı Kerim’de namazdan sonra en çok ayet infak (zekat-sadaka-hediye gibi) hakkındadır ki, sayıları 70 kadardır. Bu da gösteriyor ki, İslam’da sosyal barışın, toplum ve ferdin, ailenin huzurunun kaynağı olan ekonomik yeterliliğin temeli olan yardımlaşmanın İslam’ın olmazsa olmaz ana kurallarından birisidir.

İnfak, yardımlaşma konusu, Hz. Muhammed SAV.in söz ve davranışlarında da son derece önemli yer tutmaktadır. En basit ifadesi ile Hz. Muhammed SAV. mübarek bir sözlerinde “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” buyururlar. Başka bir sözlerinde ise “Müminler bir vücut gibidirler. Vücut azalarının birinin ızdırabı bütün bedeni ve ruhu etkiler. Toplum içinde aç bir kimsenin bulunması toplumu rahatsız eder. İşte İslam budur.” buyurmuştur.

Ayrıca, İslam’a göre malın, mülkün, imkanın, saltanatın, makam ve mevkiinin insanın bedeni ve ruhu bile Allah’ındır. Bunlara insanlar Allah’ın emaneti olarak sahiptir. Emanetler asıl sahibinin arzusu hilafına kullanılamazlar. Bunun için Allah’ın malını, imkanını onun rızası dışında kullanmak vebaldir, günahtır, sorumluluktur, mesuliyettir. Demek ki servetin gerçek sahibi ulu Allah’tır. Bu servetin insanlara harcanması yani infak zorunludur. “Kadın ve erkek olan elinizin altındaki muhtaçlara Allah’ın size verdiklerinden verin.”

Yine Kur’an’da Hadid 57/7 ayetinde ve Bakar Suresi 2. ayetinde müminlerin özellikleri sayılırken; iman, namaz ve infak zikredilmiştir. İnfakın temel taşı infakta ihlas ve samimiyettir. Yani hayrı sırf Allah rızası için yapmaktır. Mutlaka gösterişten, dünyevi arzulardan uzak olmalıdır. Kabul edenin onurunu zedeleyecek olan yardımlar amacına ulaşmaz.

İnfakın ikinci özelliği ise; yapılan hayrın en iyisi olmalıdır. Onlarca koyununun içinden arık-zayıf bir koyunun zekat, sadaka hediye olarak verilmesi İslam’da verilmiştir. En iyisini verenler ise övülmüşlerdir. Bu durum Bakara Suresinin 195-261-274. ayetlerinde nasıl karşılık bulduğu ulu Allah tarafından bildirilmiştir. Yani yürekten yapılan iyiliklerin bire 10-70, hatta 700 hatta bigayri hisaap hesapsız sonsuz sevap verileceği anlatılmaktadır. Malda hizmette kalite arandığı gibi hayırda da Allah’ın rızası yürekten, içten yapma aranmaktadır. İhlas ibadetin markasıdır.

Genelde infak=yardım (her türlü hayırlar): zekat, sadaka, hediye, ülke savunması için yapılan katkı, yoksulların desteklenmesi, okul, cami, kuran kursu, yol, köprü, çeşme, bakım evleri, yetim ve ihtiyaç, güçsüzler yurtları, tabiatı ve hayvanları korumak için yapılan harcamalar, darda bunda kalanlar, hastane, şifahane, çocuk ve kadın bakımevleri vs benzeri yerlere yapılan yardımların hepsi infak adı altında toplanmış hayırlardır. Tabi ki bu hayır çeşitlerinin zaruri olanlarını yapmak farz olur. Zekat gibi. Cihat-savaş halindeki yardımlar gibi. Aç olanları doyurmak gibi. Bütün hayırlarda ana esas iyi niyet ve Allah rızasının olduğu asla unutulmamalıdır.

Ancak şu husus da daima göz önünde bulundurulmalıdır. O da şudur; Yapılan hayırlar mutlaka ehline yapılmalı, insanları gençleri tembelliğe, miskinliği, dilenciliğe yöneltmemelidir. Dilencilik hele muhtaçlık dışındaki dilencilik kesin haramdır. Cehennem ateşidir. Yapılan yardımların yeterince olması, kişiyi yoksulluktan kurtaracak oranda olması da önemlidir.

Örneğin evlenecek iki muhtaç çifti evlendirmek, onlara bir iş ve aş vermek gibi veyahut bir fukaraya bir işyeri açmak gibi, veya en önemlisi ihtiyaç sahiplerini iyi tespit edip onları iş sahibi yapmak gibi. Çünkü R.SAV. “Kişi emeği ile kazandığından daha hayırlı bir şey yememiştir” buyurması insanların devamlı yardım beklentisi içinde olmalarının doğru olmadığını anlatmaktadır.

(Buhari-Büyû alışveriş bahsi – 20/131-132)

Dini naslar, ayetler ve hadisler herkesin elinden geleni yapması, çalışması, çabalaması herşeye rağmen muhtaçsa ihtiyacı kadar yardım görmesi, en kısa zamanda başkalarının hayri yardımlarından kurtulup elinin emeği, alnının teri ile kazandığını yemesini bildirmektedirler.

Hayri yardımları devletin kurumlaştırarak iyi bir denetim ve yönetimle yürütmesi esastır. Çünkü infak karşılıksız yapılan sevap ve ecrini Allah’tan beklemek için yapılan yardımlardır.

Bunların doğru kullanılması, yerinde ve zamanında yapılması, maksada uygun olması gerekir. Yüce Allah’ın en şiddetli uyarıları; elinde imkanı olup da onu muhtaçlarla paylaşmayan, sosyal barışı gözetmeyen, bencil ve cimri insanlardır. Ulu Allah’ın (cc) en büyük övgüleri ise infak sahibi cömertleredir. Bakara Suresi 26. ayette; içten yapılan hayırlara nasıl mükafat verileceği, yapılan her iyiliğe 10-70-700 ve sonsuz şeklinde sevap verileceği bildirilmiştir.

SÜRECEK