“23 Mart’ta yapılacak cumhurbaşkanı adaylığı önseçiminin, yargının siyaset aracı olarak kullanılmasına karşı ön alma kaygı ve gerekçesine dayandığı anlaşılıyor” diyen Yolyapar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekrem İmamoğlu’nu kıskaca almak, CHP’li belediyeleri itibarsızlaştırmak için dört bir koldan saldırıldığına tanık olunuyor. İddiaların çoğu da ‘ihaleye fesat karıştırma’ başlığı altında toplanıyor. Elbette toplum da merak ediyor; ihalelere yalnızca CHP’li belediyelerde mi fesat karıştırılıyor? Ya da 8 yıl önce istifa ettirilen belediye başkanları, ödüllendirilmek için mi kızağa çekilmişti?”
“Daha önce de belirttiğim gibi, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş birlikte yürümek zorundalar. Mansur Yavaş, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kapıyı açık bırakıyor, ama asla ayrılıkçı bir davranış içinde olmayacağının da güvencesini veriyor. Üstelik, mevcut adaletsizliklere ve halkın yoksullaştırılmasına muhalif olan tüm demokratların hedefi, parlamenter demokratik sisteme dönüş olduğuna göre, İmamoğlu ve Yavaş’ın birlikte yürümelerine engel bir durum da kesinlikle yok.”
“Ekrem İmamoğlu, bana göre, hitabeti, pratik zekâsı, polemik performansı ve halka dokunuşu ile liderlik kumaşına sahip olduğunu gösteriyor. Mansur Yavaş ise, tam anlamıyla bir sağduyu ve güvenilirlik abidesi gibi. Dolayısıyla, CHP’nin bu tablo içinde, toplumsal barış, demokrasi, hukuk, insan hakları, üniter devlet gibi kavramlar etrafında birleşen büyük çoğunluğun desteğini alabileceği inancını taşıyorum.”