Cahit Sıtkı diyor ki:
     Ne doğan güne hükmüm geçer,

Ne halden anlayan bulunur.

*

Hükmümüz geçmiyor hiçbir şeye. Ne zamana hükmedebiliyoruz, ne de akışına hayatın…Çabalarımız bir yere kadar…Takılıp kalıyoruz yazgıda.

Ve “Hep mi iyiler önden gider?” diye hayıflanıp duruyoruz.

*

“Genç Ölüler Kulübü” gibi benim ailem.

Babamı 45 yaşında kaybettim. Hele benim üç yaş küçüğüm Ahmet, henüz 26 yaşındaydı. Annem 82, en küçük kardeşimiz Mustafa 48, ağabeyim Yaşar Yolyapar 74 yaşında toprağa girdi.

Ve yengem Nejla, 72 yaşındaydı.

Rahatsızlıkları vardı, ama ölümcül değildi.

Bir telefon kadar yakınmış meğer ölüm. Umut Radyo’daki programım yeni bitmişti ki, bir telefon geldi; iyilik ve güzellik dolu bir kalp, biraz önce susuvermiş…

*

Yaşı benden de küçüktü, ama ağabeyimin eşiydi, benim yengemdi. Saygı boynumun borcuydu. Hoş, herhangi bir statüye gerek kalmaksızın, temiz kalbiyle, güler yüzü, iyiliği, şefkati, sevecenliği, yardımseverliğiyle, saygıyı, sevgiyi kendiliğinden kazanmayı başaran, üstelik bunu hiçbir özel gayret göstermeksizin sağlayan bir güzel insandı.

Yaratılıştan iyiydi.

*

Yeğenim Nilgün, sosyal medya hesabından “Hakkını helal et anne” diye yazmış.

“Hepimizin üzerinde hakkı var” dedim, “Hatta dünyaya hakkı geçti”!..

Dünyaya hakkı geçti, evet. 

Tüm yaşadıklarını içine gömüp sessizce çekip gitti bu dünyadan.

Hiç incinmemiş gibi…

Hiç yaşamamış gibi…

*

İçim paramparça…

Acım çok büyük.

Yenge değil, asla el kızı değil…Bacımı kaybettim.

*

Tabii yine “keşke”ler…

Ama hiç faydası yok ki…

*

Son ameliyatını sevgili kardeşim Murat yapmıştı.

Çorum’un gerçekten medarı iftiharı, yılların ortopedi uzmanı Doç.Dr. Murat Çalbıyık…

Öncesinden gelen sıkıntılar vardı, ama bu son ameliyat başarılı da geçmişti…

Ama, ama, ama…

Çağ atlatıldığı söylenen sağlık sisteminin çöktüğünü, bilmeyen, görmeyen kaldı mı?

*

 1970’li yılların ortalarında Maden-İş Sendikası’nın yayın organını çıkardığım için Dodurga yöresini ve maden diyarının güzel insanlarını yakından tanıyorum. Murat’ın babası, rahmetli Hasan Çalbıyık’ı da o yıllardan çok iyi biliyorum.

Cumartesi günü gazeteye geldi. “Sen bana geçmiş olsuna gelmedin, ama…” diye sitemini belirtmeyi de ihmal etmedi.

Uzun uzun sohbet ettik.

“Çorumlu kendi evlâtlarına değer vermeyi bilmiyor” deyip geçeyim.

*

Hayat devam ediyor elbette.

Dünya dönmeye devam ediyor.

Belki çok şeyin çaresi var; sadece ölümün çaresi yok.

Alışacağız.

Ama unutmayacağız.

Mekânın cennet olsun yengem.