Güncel

Emekçiler savaş değil, barış istiyor

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne dair açıklama yaptı. Açıklamada, “Emekçiler dünyada ve ülkemizde gerginlik, çatışma ve savaş değil eşitlik, özgürlük, laiklik, barış ve demokrasi istiyor” denildi.

Abone Ol

Kadeş Barış Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasında konuşan Çorum Emek ve Demokrasi Platformu adına konuşan Eğitim Sen Çorum Başkanı Ali Ekber Beyaz, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgaliyle başlayan, insanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının, II. Dünya Savaşı’nın, başladığı gün olan 1 Eylül’ün Dünya Barış Günü üzerinden 84 yıl geçtiğini söyledi.
Emperyalistler arası paylaşım savaşları nedeniyle insanlık ve doğanın bir kez daha büyük bir kırımla karşı karşıya olduğunu belirten Beyaz, “İkinci Dünya Savaşından bu yana çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısı her iki dünya savaşında kaybettiklerimizden kat be kat fazla oldu.            Devasa genel silahlanma artışı yanı sıra nükleer silah edinme ve kullanıma hazır nükleer silah sayısında korkunç bir artış yaşanıyor. Dolayısıyla zamana yayılmış ve adı konmamış 3. Dünya Savaşı ile karşı karşıyayız. Savaşların öncesinde eşitsizlikler, sömürü, hak gaspları, aşırı kar hırsı, milliyetçilik, kamplaşma ve silahlanma artıyor. Halklar ve emekçiler arası düşmanlıklar geliştiriliyor. Emperyalistler ve gerici-dikta güçler kendi elleriyle yarattıkları mülteciliği ve göçmenliği milliyetçiliğin, ırkçılığın yükseltilmesinin, halklar arasında düşmanlığın körüklenmesinin aracı haline getiriyor.” diye konuştu. 
 Göçmen emeğinin ucuz ve güvencesiz çalışma koşullarında sermayeye sunulduğunu savunan Beyaz, sermayenin birçok ülkede sağcı ve muhafazakâr partileri iktidara getirdiğini kaydetti.
Demokratik talepler bastırıldığına, örgütsüzlüğün dayatıldığına dikkati çeken Beyaz, şu ifadelere yer verdi: “Muhalif kurumlar gibi sendikalar da kapatılıyor ya da işlevsiz hale getiriliyor. Bu şekilde ekonomik ve siyasi zemin yaratıldıktan sonra kapitalistler yapısal krizlerini aşmak için yeni savaşların, çatışmaların startını veriyorlar. Silahlanmaya ayrılan fonların sadece %10 ile tüm dünyada temel hizmetler sağlanabilecek iken bir kez daha insanlık değerleri yerle bir ediliyor, doğa geri dönüşü olmayan tahribatlara maruz kalıyor, gözyaşı ve acılar dinmiyor.”
İKTİDARA ELEŞTİRİ
Konuşmasında iktidara da eleştirilerde bulunan Beyaz, şunları söyledi: “Ülkemizde Tek Adam rejimi varlığını ve iktidarda kalmanın stratejisini süreklileşen bir kutuplaştırma, gerginlik, çatışma ve “düşman iç ve dış güçler” argümanları üzerine kurmuş durumdadır. Dünün kardeşi sonradan “düşman” ilan edilmekte, düne kadar düşman ilan edilenler yeniden “kardeş” olarak sunulmaktadır. AKP+MHP iktidar bloğu içeride ve dışarıda milliyetçi, şoven, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyasetin dozu her gün biraz daha artırıyor. Halkları ve emekçileri kutuplaştıran politikalara, tüm yurttaşların can ve mal güvencesini, emekçilerin onurlu çalışma hakkını ve iş güvencesini yok sayan saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Sermaye sözcüsü iktidar temsilcileri kaynakları sermayeye ve çatışmalara ayırmada oldukça cömert davranırken sıra emekçilere gelince “biraz daha sabır”, biraz daha sefalet önermektedirler. Kürt sorununda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikalarda ısrarın bedelini egemenler, ittifak bloğu etrafında kümelenmiş kirli çıkar odakları değil emekçiler ve ezilenler olarak ülkenin %99’u ödüyor. Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesini de iktidarları için en
büyük tehdit olarak görüyorlar. Festival ve konser yasaklarıyla, sanatçılara, muhalif basın emekçilerine yönelik tutuklamalarla bir yandan yaşam tarzımıza müdahale ediyor, bir yandan tüm topluma gözdağı veriyorlar. Gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kadına yönelik ayrımcı politikalar ve şiddet, şiddet ve nefret cinayetleri, Alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, ÇEDES gibi laiklik karşıtı gerici politikalarda kaygı verici artış, çocuk istismarı, en son Akbelen’de, Cudi’de, depremde yıkılan Hatay Dikmece’de zeytinliklerin istimlak edimesi örneklerinde olduğu gibi doğamızın talan edilmesi, iş cinayetleri ve daha nice insanlık onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalar gündelik yaşamın parçası haline geldi.”


TALEPLERİNİ SIRALADI
Ülkemizin en temel sorun alanlarının başında emek, barış ve demokrasi karşıtı milliyetçi, şoven, faşizan politika ve uygulamalar geldiğini dile getiren Beyaz, Emek ve Demokrasi Platformu olarak taleplerini de şöyle sıraladı: “Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. Dolaysıyla barış ve demokrasi talebi ekmek ve su kadar temel ihtiyaç haline gelmiştir. Emekçiler, kadınlar, ezilen halklar için Barış; Emeğinin karşılığını alabilmektir. Halkların eşit ve özgür birlikteliğinin sağlandığı, başta Kürt sorunu olmak üzere temel sorunların barış ve diyalogla çözüldüğü, demokratik taleplerinin karşılandığı bir toplumsal mutabakattır. Kadına yönelik şiddetin son bulması, bunun için başta İstanbul Sözleşmesi feshinin iptal edilmesi, ILO’nun 190 sayılı sözleşmesinin imzalanması başta olmak üzere toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaların esas alınmasıdır. Çocuğun da hakları var diyebilmektir. Çocuk istismarı ve kadın cinayetlerinde cezasızlık politikalarına son verilmesidir. Doğamızın, suyunuzun, ormanlarımızın rant uğruna talan edilmemesi, sadece bugünü değil geleceği de savunan ekolojik bir yaşamı hakim kılmaktır. Ötekileştirme ve kutuplaştırma politikalarına karşı eşit yurttaşlık temelinde yaşamdır. Mülteciliğe yol açan politikalara son vermek, göçmenleri düşman görmemek, dayanışmayı büyütmektir. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle; savaşlarda, çatışmalarda yitirilen milyonlarca insanın anısı önünde saygıyla eğiliyor, emekçilerin ve ezilen halkların kendi hakları için yürüttükleri mücadelenin en temel başlığının Barış olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Çorum Emek ve Demokrasi olarak; tüm saldırılara, savaş ve kutuplaştırma, tek tip yaşam tarzı dayatmalarına karşın ısrarla ve örgütlü, kararlı bir mücadele ile dünyada, Ortadoğu coğrafyasında ve ülkemizde, adaletin, eşitliğin, kardeşliğin, laikliğin, paylaşımın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, insanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünya ve ülke kuruncaya kadar barış mücadelesinden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Yaşasın Barış.”