BİR İŞİ ALLAH RIZASI İÇİN YAPARSANIZ SONUÇ ALIRSINIZ,
YOKSA ŞEYTANI SEVİNDİRİRSİNİZ
Yolda giderken yanında bir kimse peydah oldu. Sofuya sordu. Nereye gidiyorsun, dedi. Sofu, şurada bir köy var, halkı yoldaki şakir ağacına tanrı diye tapıyorlar. O ağacı kesip onları bu ahmaklıktan kurtaracağım dedi.
Bu soruyu soran insan suretine girmiş şeytandı. Şeytan sofuya, ben sana bu işi yaptırmam, çünkü benim işim insanları saptırmaktır, deyince, sofu şeytana saldırdı. Ve şeytanı sırtı üstüne yere vurdu. Şimdi seni öldüreyim de halkı senin şerrinden kurtarayım dedi. Şeytan, ey sofu, sen beni öldüremezsin. Çünkü Allah bana kıyamete kadar mühlet verdi. Şeytan sofuya kıt kanaat zor şer geçiniyorsun. Bu ağacı kesmekten vazgeç, ben sana her gün bir altın vereyim, sen de böylece geçim derdinden kurtulursun. Bu işlere karışma, elin düzeltemediğini sen mi düzelteceksin, bırak tapsınlar, dedi. Yalan söylüyorsun, sen insana altın mı verirsin, çekil önümden o ağacı keseceğim, dedi.
Şeytan, yeminle bu ağacı kesmekten vazgeçersen sana her gün bir altını yastığının altına koyacağım. Eğer getirmezsem gider ağacı kesersin. Ağaç orada duruyor, dedi.
Sofu, şeytana inandı. Ağacı kesmekten vazgeçti, evine geldi. Sofu, şeytanı kandırdık, geçim derdinden kurtulduk, her gün bir altın gelecek diye avunuyordu.
Ertesi gün sabah yataktan kalktı. Yastığın altına baktı. Altın maltın yoktu. Sağa sola baktı, tahtayı söktü, ama altın yoktu. Yalancı şeytan, beni kandırdı. Görürsün sen, gidiyim ağacı keseyim de anla sen dedi. Baltayı kaptığı gibi ağacın yolunu tuttu. Yolda şeytanla karşılaştı. Şeytana saldırdı. Yalancı kafir beni kandırdın, deyip şeytanı kucakladı, yerinden kıpırdatamadı bile. Halbuki önceden yere sermişti. Şeytan sofuyu bir saman çöpü gibi havaya kaldırıp yere serdi ve üstüne oturdu. Şeytan gülüyordu. Sofuya, şaşıyorsun değil mi, neden böyle oldu, diyorsun. Bak ben sana söyleyeyim. Evelki gün sen bu ağacı Allah rızası için kesecektin. Beni de onun için yere serdin. Benden parayı aldın. O anda rıza gitti. Ve mağlup oldun. Şimdiden sonra istesen de o ağacı kesemezsin. Allah’ın rızasını bir altına değiştin. Allah daima galiptir. Sen de onun için galiptin. Ama şimdi ben galibim. Seni kandırdım. Benim görevim bu. Allah herşeyi görüyor, biliyor, izliyor, yazıyor, çekiyor, ayniyle mahşerde bize sunacaktır. Yılan neden yaratıldı deme, hikmeti var. Yılanların yokluğunda fareler köyü basar. Kedinin kanadı olsaydı, gökyüzünde kuş kalmazdı. Nesli biterdi. Kainata ibretle bakmalı, hikmet ve sebepleri görüp eserden müessire, varlık aleminden hareketle ulu Allah’ın varlığına erişmeliyiz.
Yapacağımız her işe iyi niyetle başlayıp, Allah’ın rızasını gözeterek yaparsak matlup hasıl olur. Yoksa şeytanı sevindirmiş oluruz. Emeklerimiz zayi olur.
“HAK TECELLİ EYLEYİNCE HER İŞİ ASAN EDER
HALK EDER ESBABINI BİR LAHZADA İHSAN EDER”
*
İRAN HÜKÜMDARI FERİDUN VE MARANGOZ
Bilindiği kadarıyla dünya tarihine baktığımızda genel manada krallar, padişahlar, sultanlar, şahlar, prensler ve imparatorlar tarafından dünyanın yönetildiğini görürüz. Bu insanlar ya babadan oğula veya sülaleden birinin ölümüyle diğerine devredilen bir yönetim şeklidir. Genellikle krallar ve padişahlar Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, vekili veya gücü olarak kabul edilir. İnsanlar da onların manevi kullarıdırlar. Bu bakımdan yönetimle tek adamın sözü kanun olurdu. Bu yöneticilerin içinde adil olanları hakça yönetim sergileyenler olduğu gibi, çoğunluğu sözüm kanundur anlayışına sahip olduklarını tarih okuyan herkes bilir.
SÜRECEK