DİLENENLERE PARA VERİLMELİ Mİ?
HER DİLENEN FAKİR MİDİR?
Sonra kendisine süt getirdiler. (Yaralı bir insan süt içirilince yarasından akarsa o insan ölürmüş. Bunu bir yerde okumuştüum.) Sütün bir kısmını içti. Yarısını da zindana attığınız katilime verin dedi. Sütü götürüp İbni Mülceme verdiler. Sütü içmedi. Siz süte zehir kattınız, beni zehirleyeceksiniz dedi.
Bu durum ölüm döşeğindeki Hz. Haydar’a haber verildi. “Neden İbni Mülcem bize neden suizan ediyor. Bu sütü içse onun cennete girmesi için ayağımı cennetin eşiğine dayayıp beni ölüdren, şehadetime sebep olanı cennete koymayınca ben de girmeyecektim. Kendine yazık etti” buyurdular.
İşte dinde bu hareketin adına mürüvvet denir. Her kula nasip olmaz. Bu sıfata sahip olan müminler, asla cehennem görmezler.
DİLENENLERE PARA VERİLMELİ Mİ?
HER DİLENEN FAKİR MİDİR?
Dilencilik İslam’da men edilmiş, haram işlerdendir. Sebebi ise insanların saf duygularını, dini inançların ve acıma hislerinin kötüye kullanılması, eski tabirle istismarıdır. Bu bakımdan yüce İslam dini dilencilik gibi süfli işleri haram kılmıştır.
Gücü kuvveti yerinde, çalışma kudretine sahip olduğu halde ve çalışmayıp tembel tembel oturup insanların merhamet duygularını sömürmek haram kılınmıştır.
İslam’ın her konuda ölçüleri, kuralları olduğu gibi, bu konuda da kuralı vardır. Nedir o? “Bir günlük yiyeceği olan kişinin dilenmesi haramdır.” Şimdi ölçü bu olduğuna göre; müslümanların dilenenlere karşı tavrı ne olmalıdır?
Gerçek ihtiyaç sahibini asla geri çevirmemeli, onun ihtiyacını gidermelidir.
Çünkü, yüce Allah Duha suresinde; “Ve emmessaile fela tenher” Muhtacı reddetme. Burada sail soran isteyen anlamınadır. İşte bu ayet müminleri Allah rızası için birşey verin, diyene birşey vermek gerekir fikrini güçlendiriyor. Muhtaçsa ihtiyacını gör, değilse, dilenci ise, ona verme, onu harama alıştırma, onu kötülüğe sevketmemelidir. Verilebilecek en küçük değerdeki parayı vermelidir. Dilenciliği geçim kaynağı haline getirenlere hiç verilmemesi daha uygundur.
Şimdi bu konuya dair (dilenmenin haramlığı) hadislerini zikredelim. Buhari şerif tecridi sarih, sh 95-73, hadiste, Ebu Hureyre R.A.dan R.SAV. buyurur ki;
“Hayatımı kudretinde bulunduran ulu Allah’a yemin ederim ki, sizden birinizin ipini, urganını alıp arkasında sırtında dağdan odun yüklenerek onu getirip satıp geçimini temin etmesi, ondan undan sadaka istemesi, dilenmesinden daha hayırlıdır. Çünkü insana en ağır gelen şey, kişinin diğer insanlara karşı yüzsuyu dökmesidir. Dilenmek ise insanın onurunu zedeleyen en düşük bir harekettir.”
Kabısa adındaki sahabi şunu naklediyor:
“Bir keresinde kefaletten dolayı borç altına girmiştim. Bu sebeple R.SAV.e gelip sadaka istedim. Borcunu öderiz buyurdular. Bu arada R.SAV. efendimiz Ey Kabisa dilenmek üç kişi için (ihtiyacını giderinceye kadar) caizdir.
1.Birisinde kefil olmuş, ödenmemiş, borca girenler,
2.Serveti, yangın, yel, sel, zelzele gibi bir tabii afete maruz kalanlar,
3.Zengin iken iflas etmiş, zenginliği yok olmuş fakirler.
Bunla ihtiyaçtan kurtuldukları anda istemeleri onlara haram olur.
Yine Ebu Davud’un sehl. İb. Hanzaliyeden bildirdiğine göre, R.SAV.i “Bir kimse dilenmeye mani bir gelire sahip olduğu halde dilenirse, sadece cehennemdeki ateşini artırır” buyurmuştur.
Yine; Abdullah B. Ömer R.A.dan R.SAV. “Bazı yüzsüz kimseler dilencilik yolu ile insanlardan isterler. Onlar arafat meydanına yüzlerinin etleri dökülmüş olarak getirilirler.” (Bu hadis; Buhari Müslim ve Ebu Davuttadır.)
Dilenciliğin dindeki yeri budur. Burada önemli olan iki husus vardır; birincisi, gerçek ihtiyaç sahipleri ile dilencileri ayırmak, ikincisi, dilencileri bu kötü ahlaktan vazgeçirmek için tedbirleri almak. Allah rızasını kötüye bile kullansalar, Allah’ın rızası için birşey verilecekse dilencilere en azın azını vermeli veya hiç vermemelidir.
SÜRECEK