[10:19, 06.09.2024] Taner Simsek: Kurumdan yapılan açıklamaya göre, teknik ekiplerce yerinde yapılan denetimlerle, işletmelerde hayvanların sağlık durumları ve beslenme şartlarının yakından takip edildiği belirtildi.
Açıklamada ifadelerine yer verilen İl Tarım ve Orman Müdürü Hayrullah Göktekin, kırmızı et üretimini artırmak amacıyla ithal edilen hayvanların en az 4 ay süreyle beslenmesi gerektiğini vurguladı.
Hayvanların yeterli canlı ağırlığa ulaştıktan sonra kesimhanelere gönderilebildiğini aktaran Göktekin, kırmızı etin üretimden sofraya kadar tüm aşamalarda İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce denetlendiğini, halka sağlıklı ve güvenilir kırmızı et ulaştırıldığını ifade etti.
Göktekin, şunları kaydetti:
“İlimizde kırmızı et üretimini artırmak ve kaliteyi sürekli iyileştirmek adına denetimlerimiz büyük özenle devam etmektedir. Besilik hayvan ithalatı, hayvancılık sektörümüzün güçlenmesine ve halkımızın kaliteli et tüketimine önemli katkı sağlamaktadır. Müdürlüğümüz hem hayvan sağlığı hem de gıda güvenliği konusunda taviz vermeden çalışmalarını sürdürecektir. İthal edilen hayvanlar işletmelerde belirlenen standartlara uygun olarak beslenmekte, tüm süreç titizlikle takip edilmektedir. Bu sayede Çorum'da et üretiminin artırılması, tüketiciye sağlıklı ve güvenilir gıda sunulması hedeflenmektedir.” (AA)
[10:20, 06.09.2024] Volkan Sinayuc: Dağlıcı şehitlerinin
acısı hala dinmedi
Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde 2015 yılında şehit edilen Konyalı Sözleşmeli Er Resul Coşkun'un anne ve babası, çocukları ile gurur duyduklarını ifade ederek, “Evlat nasıl olsa olur ama vatanımız olmaz. Evlatsız yaşanır, vatansız yaşanmaz” dedi.
6 Eylül 2015 günü Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde PKK'lı teröristlerin düzenlediği hain saldırı sonucu 16 asker şehit oldu. Konyalı 23 yaşındaki Sözleşmeli Er Resul Coşkun da Dağlıca'da şehit olurken, şehit olmasından günler sonra baba ocağı Konya'ya getirilen naaşı, düzenlenen törenle Konya Şehitliğine defnedildi.
Yıllar geçmesine rağmen acıları ilk günkü gibi olan Şehit Resul Coşkun'un babası Zeki Coşkun, oğlunun biraz hareketli ve duygusal olduğunu anlattı. Baba Coşkun, “Okula başlayana kadar da epey hareketliydi. Kendi başına olmayı severdi. Güzel bir çocukluğu geçti. İnsanları severdi, sevgi dolu biriydi. Bazı huyları vardı aklımıza geldikçe hala güleriz. Allah rahmet eylesin, bizim çocuğumuz şehit oldu. Biz bununla gurur duyuyoruz. Küçük bir ateş ama bize göre büyük bir ateş. Bu ateş hiç sönmüyor, ufalıyor ama hala duruyor. Her tarafta bir anısı, kokusu ve özlemi var” şeklinde konuştu.
Asker olma isteğini belirttiğinde korktuklarını ama zamanla alıştıklarını ifade eden baba Zeki Coşkun, “Asker olmak isteyince ilk başta korktuk. O dönemlerde çoğu insan çocuklarını askere göndermek istemiyordu. Oğlum kendi askerliğini, vatan görevini yaptı geldi ama sözleşmeli yapmak istedi. ‘Özlüyorum ben askerliği, kendimi askerlik yaptım saymıyorum' dedi. Benden fazla da annesi ikna etmek için uğraştı. Anne kalbidir, babanın yüreği biraz serttir ama anne yüreği dayanamaz. Dedesi felç geçirmişti. Babam küçük kardeşimin evinde kalıyordu. Kardeşimin evi de şehitliğin karşısındaydı. Dedesini ziyaret ettik. Tam şehitliğin karşısında ‘oğlum süren doluyor, bir daha sözleşme yapma' dedim. ‘Baba, burası şehitlik, şurası da mezarlık' dedi. ‘Musalla Mezarlığına insanlar hayatını kaybediyor, buraya defnediliyor. Geldiler mezarlarına dua ettiler, gittiler' dedi. Şehitliği göstererek de ‘burası benim yerim, ben öldüğümde her geçen insan dua okur' dedi. Biz evladımızın ölmesini istemezdik tabii. Kim evladının ölmesini ister ki? Huzurluyuz, Allah'a şükür oğlumuz vatan için şehit oldu” diye konuştu.
Oğlunun şehit olduğu günü anlatan baba Coşkun, “Şehadet gününün bir gün öncesinde Türkiye maçı vardı. Biz o maçı seyrederken Hakkari Dağlıca terör örgütü saldırısı ile ilgili bir alt yazı geçti. Biz o ara içimize ateş düştü. Daha sonra hemen telefona sarıldım. Telefon ettiğim zaman mutlaka görüşürdük. O gün kimseye ulaşamadık. Bizi telaş sardı, o gün sabaha kadar uyku uyuyamadık zaten. Daha sonraki gün biz biraderin evindeyken komşumuz aradı eve bizi çağırdı. Çağırdığında anladım, zaten aklımıza gelen başımıza geldi. Eve geldiğimizde o kalabalığı görünce arabadan indiğimi hatırlıyorum hepsi o kadar. Daha sonrasında da cenazesini beklemek zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.
Gençlere de tavsiye veren Zeki Coşkun, “Gençlere vereceğim tavsiye de vatan millet sevgisi görülecek bir şey değildir, vatanı gönül ile sevmek önemlidir. Ben vatanımı seviyorum, herkes sever ama vatanı seviyorum derken de vatana hizmet bambaşka bir şeydir” dedi.
Oğlu şehit olduktan sonra havalimanında şehidini asker selamı ile karşılayan anne Sıdıka Coşkun, “Ateş düştüğü yeri yakar. Gururluyum, üzülmek istemiyorum. Ağlamak istemiyorum. İçimizde bir özlem elbette ki oluyor. Bir koku geliyor acaba Resul'üm mü geldi diyorum. Hemen aklına evladın geliyor. Oğlum şehit oldu, vatan sağolsun dedim. Evlat nasıl olsa olur ama vatanımız olmaz. Evlatsız yaşanır, vatansız yaşanmaz. O yüzden biz de şehidimiz ile gururluyuz. Gözyaşı dökeriz ama o da özlemdendir. Tek duam daha fazla anneler ağlamasın” şeklinde konuştu.